ana sayfa
türkü sözleri
türkü notaları
türkü hikayeleri
gönül verenler
bağlama-nota
ozanlarımız
halk müziği
konser-tv
kitaplık
yazılar
sözlük
arşiv
linklerimiz
görüşleriniz
site içinde ara

Güncellemelerden haberdar olmak için
e-mail listemize üye olunuz. 

İsim: 
E-mail: 
            

  

Ozan İhlasi Şiirleri 11


Öfke

Öfkelenmek sel gibidir
Gelir kırar döker öfke
Talazlı bir yel gibidir
Kökten söker çıkar öfke

Balta vurur o çınara
Gözün döner bil pınara
Enkazını koy kenara
Kül eyleyip yakar öfke

Yüreğini sarar pasa
Anlık olur zaman kısa
Büründürür bizi yasa
Üstüne yâr yıkar öfke

Sabretmektir işin başı
Birden çıkar ölüm kuşu
İHLÂSÎ’nin var telaşı
Kör kurşunu sıkar öfke...>>


Öğrendim

Öğrendim hayatı önce babamdan
Öğrendim hayatı sırt okşayarak
Öğrendim hayatı bunca çabamdan
Öğrendim hayatı sır taşıyarak

Öğrendim hayatı annem severken
Öğrendim hayatı hayat döverken
Öğrendim hayatı zaman iverken
Örgendim hayatı hep üşüyerek

Örgendim hayatı öğretmen başta
Örgendim hayatı bir damla yaşta
Öğrendim hayatı akılsız başta
Öğrendim hayatı yer kaşıyarak

Öğrendim hayatı zalim ve şerden
Öğrendim hayatı dökülen kirden
Öğrendim hayatı sevgisiz yerden
Örgendim hayatı göz ışıyarak

Öğrendim hayatı acı olandan
Öğrendim hayatı zorla çalandan
Öğrendim hayatı yalan dolandan
Öğrendim hayatı hep boşayarak

Öğrendim hayatı atamdan pekçe
Öğrendim hayatı İHLASÎ akça
Öğrendim hayatı hatamdan çokça
Öğrendim hayatı boş yaşayarak...>>


Ölüm Güzel

Ham hayale dalan kardeş
Tüm varlık boş ölüm güzel
Boşa hemhal olan insan
Dünya bir hoş ölüm güzel

Kapaksız bir kazandasın
Gece gündüz mizandasın
Bahar sanma hazandasın
Mevsim sarhoş ölüm güzel

Ne semada ne de yerde
Bulamazsın mücevherde
Aradığın tüm cevherde
Dertlidir baş ölüm güzel

Ömür mü var bitmeyecek
Sala binip gitmeyecek
Yanıp yanıp tütmeyecek
Hayat nahoş ölüm güzel

Ölümdür kiri paklayan
İHLÂSÎ'yi o aklayan
En son toprakta saklayan
Mezarda taş ölüm güzel...>>


Önce Başlar

Bu dünyada boşa koşma
Yarış senden önce başlar
Koşar iken yoldan şaşma
Varış senden önce başlar

Gözündeki yaştan öte
Taşıdığın baştan öte
Mevsimdeki kıştan öte
Giriş senden önce başlar

Bir hücreye sarınmadan
Et kemiğe bürünmeden
Madde olup görünmeden
Her iş senden önce başlar

Altı beşten önde gelir
Ârif bunu sezip bilir
Bir tövbe ki neler alır
Duruş senden önce başlar

Evrendeki tüm dönence
Yaratılmış ince ince
Der İHLÂSÎ zifir gece
Görüş senden önce başlar...>>


Öyle Bir Nesiller Yeşersin Yurtta

Öyle bir nesiller yeşersin yurtta
Ne hırsızlık bilsin ne emek çalsın
Hep ileri gitsin kalmasın artta
Ne vebali alsın ne çomak çalsın

Tutuğunu tam kökünden sallasın
Servetinden gariplere yollasın
Beytü’l-malı koruyarak kollasın
Ne ustası çalsın ne yamak çalsın

Bu dünyaya nizam verip bakacak
Akıl ile düşmanını yıkacak
Zirvelerden zirvelere çıkacak
Ne gaflete dalsın ne yumak çalsın

Memleketi adaletle yönetsin
Gençlerini ilim ile donatsın
Bastığında yer yerinden oynatsın
Ne geride kalsın ne şamak çalsın

Zenginler kaçmasın askere gitsin
Eşitlik sağlansın uçurum bitsin
Fakir de gönlünce bir rahat etsin
Ne fitneler bölsün ne yemek çalsın

İHLÂSÎ’nin ocağını tüttürsün
Zalimlere borusunu öttürsün
Çobanlara koyununu güttürsün
Ne aşiret gelsin ne oymak çalsın...>>


Öyle Git

Gideceksen gurbet ele sevdiğim
Benim muradımı ver de öyle git
Düşürmeden beni dile sevdiğim
Bir kez hatırımı sor da öyle git

Ay doğup da şavkı bize düşünce
Aşk ateşi yanıp öze düşünce
Hayallerim yanan köze düşünce
Neden yandığımı gör de öyle git

Ağrılar dermansız dize düşünce
Avcılar takipte ize düşünce
Mevsimler dolanıp güze düşünce
Gel bahara kadar dur da öyle git

Güller açıp alı yüze düşünce
Sarp dağlar aşılıp düze düşünce
O tatlı hasretin hazza düşünce
Beraber tadalım var da öyle git

Çok dediğim çoğum aza düşünce
Sevgiler kibirli naza düşünce
BEKİR’de gözyaşı yüze düşünce
Kefeni üstüme ser de öyle git...>>


Öz Olsun İşin

Benlik gömleğini çıkar kardeşim
El ele vererek biz olsun işin
Kibir nice yiğit yıkar kardeşim
Mayalanıp canda öz olsun işin

Sevgiyi şal edip sarmalı candan
Bir damla büyüktür bil ki ummandan
Herkes nasibini alır bu handan
Görünmez hakana göz olsun işin

Niceleri geldi geçti sor hele
Mezarlıklar gelse idi bir dile
Birlik halkasında erip menzile
Kudret helvasında haz olsun işin

Ne dinine karış ne de ırkına
Düşmeyin şeytanın döner çarkına
Kardeşliğin varır isen farkına
Yüz içinde nurlu yüz olsun işin

Bu dünya bizlere yeter de artar
Ayrı gayrılıktan kendini kurtar
İHLASÎ özünü eleyip tartar
Cihan-ı şümulde tez olsun işin...>>


Özledikçe Hasta Gönlüm

Karlı dağa kara gittim
Kar içinde kar bulunmaz
Ara ara öldüm bittim
Yâr içinde yâr bulunmaz

Duman çökmüş yasta gönlüm
Çıkıp gider dosta gönlüm
Özledikçe hasta gönlüm
Zarar bende kâr bulunmaz

İHLÂSÎ’yim zarım benim
Her şeyimdir varım benim
Ela gözlü yârim benim
İçim yanar kor bulunmaz...>>


Özledim Baba

Yetimlik gözümden yaşlan döktü
Dalımı kurutup kökümü söktü
Babasızlık benim boynumu büktü
Çattığın kaşını özledim baba

Emmiler dayılar oydu gözümü
Acımadı bana koydu sözünü
Düzleri dağ edip yaktı özümü
Kanat gerişini özledim baba

Hani sen ölmeden seni sevenler
İşte bunlar bizi şimdi dövenler
Hakkımızı alıp bir de sövenler
Bizi sevişini özledim baba

Kötü sözler bana geldi ki acı
Birisi Almancı öteki hacı
Sana düşman mıydı o iki bacı
Tatlı gülüşünü özledim baba

Biri var ki gaddar kibir içinde
Karşı koydum yine aynı biçimde
Zulümler yaradır çıkmaz içimde
Oğlum deyişini özledim baba

BEKİR gençliğimi çaldılar benden
Fırsat kollamışlar inan ki dünden
İntikam aldılar küçük bedenden
Senin dik başını özledim baba...>>


Özüme Çakmağı Çaktım Çakalı

Kötüler kin etti dostlar kıskandı
Suyunan ataşı yaktım yakalı
Kimi yaraladı yaram kanadı
Deryadan deryaya aktım akalı

Terzi oldum hülle biçtim kesmeden
Rüzgâr oldum dal devirdim esmeden
Zalimlere gönül açtım küsmeden
Ulu bir divana çıktım çıkalı

İpliksiz dikişi diktim getirdim
Kuru dalda solmayan gül yetirdim
Çölde yüzen gemi yaptım getirdim
Dönüp Hak gözüyle baktım bakalı

Çiçeksiz bal yaptım petek doldurdum
Güneş oldum nice hamlar oldurdum
Can evinden kanatsız kuş kaldırdım
Benlik duvarını yıktım yıkalı

Cennet arar isen insanda ara
Kalemsiz çok yazı yazdım sulara
Kaynak oldum tane tane buhara
Özüme çakmağı çaktım çakalı

Pamuksuz bez dokuyorum aşikâr
Dört cihetten bakıyorum aşikâr
İHLÂSÎ’yi okuyorum aşikâr
Hiçlik hırkasını taktım takalı...>>


Pay Çıkar

Sen seni hesapla dünü hesapla
Kârda mısın zararda mı say çıkar
Yaşadığın zaman anı hesapla
Sıfırlayıp bitenlerden pay çıkar

Ne varı kurtardı ne de o unvan
Aldanma bir nefes boştur bu cihan
Kimi saray yapmış kimisi de han
Alıp alıp satanlardan pay çıkar

Âdem ile başlar insanın çağı
Onlar da bıraktı İrem’den bağı
İbretle dolaştı bilinmez dağı
Yasak meyve yutanlardan pay çıkar

Deme dostum hesap daha çok erken
Düşünmeli kul hakkını yiyorken
Faydasını göremiyor giderken
Karun gibi batanlardan pay çıkar

Doldur boşalt yapar her gün bu dünya
Hercümerç olacak bir gün bu dünya
Nice canlar aldı yorgun bu dünya
Firavun’ca çatanlardan pay çıkar

Gidenler tarumar karanlık yoldan
Şeytani nefisten zalimce kuldan
Hesapsız işlerden faydasız maldan
Çalıp çırpıp katanlardan pay çıkar

Bilirim kendimi fani bilirim
İHLÂSÎ'yim Hak yolunda kalırım
Ders alırsam ölenlerden alırım
Mezarlıkta yatanlardan pay çıkar...>>


Pay Çıkardım

Yuvada serçenin sadakatini
Gözleyip kendime bir pay çıkardım
Arının gizemli hakikatini
İzleyip kendime bir pay çıkardım

Dağı yorgan gibi kaplayınca kar
Altında uyuyan lale sümbül var
Zahirin görünen yüzü ilkbahar
Özleyip kendime bir pay çıkardım

Nefsin benlik için sarılışından
Ölünün yeniden dirilişinden
Tüm rızkın gizlice verilişinden
Sözleyip kendime bir pay çıkardım

İHLASÎ her derde derman var ama
Hakk’tan başka hiçbir yerde arama
Sevgi ilacını sürdüm yarama
Bezleyip kendime bir pay çıkardım...>>


Pay Ederim

Huzur veren bir sevgiyi
İnsanlığa pay ederim
Gir gönüle ör sevgiyi
Dostlar ile toy ederim

İncinmesin Allah kulu
Postsuz Hakk’a gider veli
İnsanlığa açan gülü
Örnek alıp huy ederim

Biraz tat ver Hak aşına
Sar kuruyu dür yaşına
Kucaklayıp sarışına
Koşmak için tay ederim

Ol hikmetli nazarında
Hakk’ın keskin hızarında
Huzur huşu pazarında
Erenlerle boy ederim

Desen desen lalezarda
Sırrı vardır yoktur perde
Şifa bulmaz hiçbir derde
Benliğimi zay ederim

BEKİR diyor derin düşün
Çiğit kadar küçük işin
Özündeki damla yaşın
Bir yoluna hay ederim...>>


Paye İstemem

Ne ağayım ne paşayım, başa paye istemem
Ben insanım bir faniyim, boşa paye istemem
Makamlar boş gelip geçer, gönül tahtı ne güzel
Göz bedenin güneşidir kaşa paye istemem

Ben benden de ötedeyim zoru seçtim dünyada
Dere tepe düşüp durdum, vardan geçtim dünyada
Dolu dolu ne ektiysem yokluk biçtim dünyada
Mala mülke değer vermem aşa paye istemem

Nice gezdim neler gördüm nefis ile yan yana
Ezmek için çok uğraştım sığamadım cihana
Baki değil taht otağı benim gibi mihmana
Gülden zarif yürek varken taşa paye istemem

İHLASÎ’yim gördüklerim imtihandır burada
Yokladım kendi kendimi bazı tarttım arada
Neler umdum neler çıktı çekilen tüm kurada
Gönlüm Hakk’a âşık olmuş neşe paye istemem...>>


Pazar Bulmaz

Yalancı yalanı ton ile satar
Doğru cevherine pazar bulamaz
Yalancı göz boyar bir de göz atar
Doğru okusa da yazar bulamaz

Yalancı yalanla kırk dağı aşar
Doğru vicdanında hesapla yaşar
Yalancı söylerken coştukça coşar
Doğru bir deryada yüzer bulamaz

Yalancı post giyer zırha bürünür
Doğru şeffaf olur yerde sürünür
Yalancı söz ile gökte görünür
Doğru arkasında gezer bulamaz

Yalancı dil döker sular götürmez
Doğru dostlarına hile getirmez
Yalancı sözünü asla bitirmez
Doğru dal kesmeye hızar bulamaz

Yalancı bir yerde bir gökte olur
Doğru dost bulamaz İHLÂSÎ kalır
Yalancı cennetten sekiz kat alır
Doğru kendisine mezar bulamaz...>>


Pişman Değilim

Vatan hainine din düşmanına
Gerilerek sövdüm pişman değilim
Adam gibi adam yiğit mertleri
Gururlandım övdüm pişman değilim

Çok düşündüm her konuyu derince
İmansızlar fitne fesat verince
Haksızlığı gözüm ile görünce
Haksızları dövdüm pişman değilim

İHLÂSÎ’yim gül uzattım gelene
Saygı duydum kendisini bilene
Dua etim Hak yolunda ölene
Sevmeyeni sevdim pişman değilim...>>


Sabah – Akşam

Bir menzile varmak için
Yürüyorum sabah akşam
Gidip orda durmak için
Arıyorum sabah akşam

Dönemedim hiç geriye
İstikamet ileriye
Kanaatle bir veriye
Varıyorum sabah akşam

Giden benden gitti sessiz
Gece gündüz yitti sessiz
Neyim varsa bitti sessiz
Soruyorum sabah akşam

Nedenlerde niçinde ben
Biten ömrün içinde ben
Son kervanın göçünde ben
Yürüyorum sabah akşam

Elimde mi geldim sana
Her gidişte biraz sona
Kafamı öbür cihana
Yoruyorum sabah akşam

Ezanla konuldu adım
Bitti yolum adım adım
“Ben” ben’deki bana yâdım
Görüyorum sabah akşam

Doğduğumda aldım sıra
Koşuyorum sonsuz tura
Onmaz oldu bende yara
Sarıyorum sabah akşam

Dünyaya geldiğim andan
Götürüyor görmez yandan
Şimdi BEKİR tatlı candan
Veriyorum sabah akşam...>>


Sağıra Saz Çaldım

Sağıra saz çaldım köre bezendim
Anladım ki boşta geçti bu ömrüm
Kıymet verdim özendikçe özendim
Özendikçe kışta geçti bu ömrüm

Ömrüm sefil oldu peşinde yârin
Bir yara açtı da yaram çok derin
Kurbanı olmuşum kötü kaderin
Ağlayarak yaşta geçti yıllarım

Yıllarım hasrete yenildi gitti
Bekleye bekleye umudum bitti
Yüreğimde sevgi beni terketti
Özleyerek düşte geçti günlerim

Günlerim çok acı geldi de geçti
İHLASÎ sevdanın zehrini içti
Sevdayı yüklendi hasreti biçti
Viranede taşta geçti dünlerim...>>


Sarıl Hakkın İpine

Eğer sarılırsan Hakk’ın ipine
Meyve yüklü nice dolu dalı var.
İyi baksan petekteki küpüne
Katkısız kimyasız tatlı balı var.


Yeryüzüyle gökyüzünü birleştir
Aynı dalda diken ile gül eştir
Ustasını yüreğine yerleştir
Gül içinde ayrı açan gülü var


Ateşi yanarken üşüten kudret
Karınca sesini işiten kudret
Âlemi nur ile ışıtan kudret
Gece gündüz yol içinde yolu var


Dağları kayalık çölleri çorak
Canın da yaşıyor sanma çok ırak
Bakarsan damlası o kadar berrak
Göz içinde umman gibi gölü var


Her çiçek her dalda görünen O’dur.
Güneşte ışıkla bürünen O’dur
İHLASÎ’ye gizli sarınan O’dur
Kandaki hücrede nice dölü var...>>


Sen

Dört cihette yolun olsa gidemezsin baştanbaşa
Yolun olsa bütün düzlük tutulursun yine kışa
Gidemezsin ömrün yetmez uğraştığın tümü boşa
Başa gidip kışa gidip boşa gidip yorulma sen

Yol alırken aldanma sen bin cefası bin harı var
Aldanma sen Cehennemle Cennet gibi bir varı var
Bin cefası olsa da bil sefası var gör narı var
Harı vardır varı vardır narı vardır sarılma sen

Der İHLASÎ gerçekleri hiç unutma yazda dursun
Gerçekleri gözün görsün özün yansın özde dursun
Hiç unutma Hak yolunda sukut olsun sözde dursun
Yazda dursun özde dursun sözde dursun darılma sen...>>


Sen Değil misin

Gönülden gönüle gizli yol verip
Köprüler kurduran sen değil misin
Bir de sen değil misin
Bin de sen değil misin
Bizi mahrum bırakma
Kün de sen değil misin
Gönüllerde bir bulunmaz sevdan var
Aşkınan yandıran sen değil misin

Ayetinde elifin var cüzün var
Dizilmişler sıra sıra inciden
Bezemişler inciden
Benim gönlüm inciden
Elim açtım ya Rabbi
Dualarım inci’den
Kudreti katında kurulu divan
Dünyayı döndüren sen değil misin

İHLÂSÎ’yim çoğu gibi azı var
Benden önce bir yazılmış yazı var
Alnımda bir yazı var
Baharı var yazı var
Gitmeye mecbur benim
Dağdan öte yazı var
Güle de bülbülün bin avazı var
Gülü uyandıran sen değil misin...>>


Senin Eserin

Sen beni bırakıp gittin gideli
Sararıp solduğum senin eserin.
Canın yanmasıymış aşkın bedeli
Dertlere daldığım senin eserin.

Bütün saatleri vuslata kurdum
Terk ettiğin yerde bekledim durdum
Vefasız değil o, döner diyordum
Biçare kaldığım senin eserin.

Bülbül oldum gonca gülün dermedim
Zulmünü de kutsal saydım yermedim
Yâd-yabana bir sırrını vermedim
Kahırla dolduğum senin eserin.

Bekir der; bir tanem gözümde tüttün
Bir veda etmeden bırakıp gittin
Kerem’den, Mecnûn’dan besbeter ettin
Saçımı yolduğum senin eserin....>>


Seninle

Dağa taşa garip gönlüm
Düşer seninle seninle
Sonsuz yola girip gönlüm
Yaşar seninle seninle

Ne Güneş’te ne de Ay’da
Merhem bile etmez fayda
Közün ile can hay hayda
Pişer seninle seninle

Aylar geçer yıllar geçer
Geçer iken beni biçer
Son zamanda konar göçer
Şaşar seninle seninle

Selam salsan yeller ile
Gül içinde güller ile
Boz bulanık seller ile
Coşar seninle seninle

Aşkın beni esir aldı
Elim kolum bağlı kaldı
BEKİR’i gurbete saldı
Koşar seninle seninle...>>


Sensin

Güneşten ışıkla düşen de sensin
Damladan sel olup taşan da sensin
Seher vakti yelde coşan da sensin
Dermansız tüm derde koşan da sensin
Kuşkusuz ki azimüşşan da sensin

Gece gündüz yüreğimde ışıyan
Sevgisiyle sarıp bende yaşayan
Canlı da cansız da, hikmet taşıyan
Ateşler içinde korda üşüyen
Mezar taşım bekçi mezar aşiyan

Yolcunun menzile vardığı gece
Varıp da mekâna girdiği gece
Toprağın soğukça sardığı gece
Divanına çıkıp durduğu gece
İHLASÎ hesabı verdiği gece...>>


Seyreyle Sen

Seyreyle sen âlemdeki varlığı
Gecenin gündüze küstüğü yerden
Şaşma esintiden al kibarlığı
Rüzgârın kanatsız estiği yerden

Gökyüzünden yeryüzüne ulaşan
Tık demeden saat gibi çalışan
Şaşırmadan yörüngede dolaşan
Güneşin ışığı kustuğu yerden

Sırrını araştır nurunu ara
Gökte ayla yıldız çıkınca tura
Dönence başlayıp olunca kara
Gecenin zifiri bastığı yerden

Zerre bile döner kendi yönünce
Dönerken yanarak yanan sönünce
Kardaki beyazlık buza dönünce
Ayazın bıçaksız kestiği yerden

Bakarsan yürüyor hızlıdan hızlı
Dolanır yüksekte endamlı nazlı
Her damlayı saklar bağrında gizli
Bulutun ağlayıp sustuğu yerden

İHLÂSÎ der dermanının ferinin
Bilesin ki her mekânda yerinin
Cisimsiz bedensiz olan birinin
Arşa kandilini astığı yerden...>>


Bu bölümde toplam 350 adet Ozan İhlasi şiiri bulunmaktadır.

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14

 

 



anasayfa l notalar l sözler l bağlama l hikayeler l gönül verenler
halk müziği l ozanlar l yazılar l kitaplık l konser-tv l linklerimiz l görüşleriniz

Herhangi bir konuda yazışmak için: turkuler@turkuler.com