Ozan İhlasi Şiirleri 11
Öfke
Öfkelenmek sel gibidir Gelir kırar döker öfke Talazlı bir yel gibidir Kökten söker çıkar öfke
Balta vurur o çınara Gözün döner bil pınara Enkazını koy kenara Kül eyleyip yakar öfke
Yüreğini sarar pasa Anlık olur zaman kısa Büründürür bizi yasa Üstüne yâr yıkar öfke
Sabretmektir işin başı Birden çıkar ölüm kuşu İHLÂSÎ’nin var telaşı Kör kurşunu sıkar öfke...>>
Öğrendim
Öğrendim hayatı önce babamdan Öğrendim hayatı sırt okşayarak Öğrendim hayatı bunca çabamdan Öğrendim hayatı sır taşıyarak
Öğrendim hayatı annem severken Öğrendim hayatı hayat döverken Öğrendim hayatı zaman iverken Örgendim hayatı hep üşüyerek
Örgendim hayatı öğretmen başta Örgendim hayatı bir damla yaşta Öğrendim hayatı akılsız başta Öğrendim hayatı yer kaşıyarak
Öğrendim hayatı zalim ve şerden Öğrendim hayatı dökülen kirden Öğrendim hayatı sevgisiz yerden Örgendim hayatı göz ışıyarak
Öğrendim hayatı acı olandan Öğrendim hayatı zorla çalandan Öğrendim hayatı yalan dolandan Öğrendim hayatı hep boşayarak
Öğrendim hayatı atamdan pekçe Öğrendim hayatı İHLASÎ akça Öğrendim hayatı hatamdan çokça Öğrendim hayatı boş yaşayarak...>>
Ölüm Güzel
Ham hayale dalan kardeş Tüm varlık boş ölüm güzel Boşa hemhal olan insan Dünya bir hoş ölüm güzel
Kapaksız bir kazandasın Gece gündüz mizandasın Bahar sanma hazandasın Mevsim sarhoş ölüm güzel
Ne semada ne de yerde Bulamazsın mücevherde Aradığın tüm cevherde Dertlidir baş ölüm güzel
Ömür mü var bitmeyecek Sala binip gitmeyecek Yanıp yanıp tütmeyecek Hayat nahoş ölüm güzel
Ölümdür kiri paklayan İHLÂSÎ'yi o aklayan En son toprakta saklayan Mezarda taş ölüm güzel...>>
Önce Başlar
Bu dünyada boşa koşma Yarış senden önce başlar Koşar iken yoldan şaşma Varış senden önce başlar
Gözündeki yaştan öte Taşıdığın baştan öte Mevsimdeki kıştan öte Giriş senden önce başlar
Bir hücreye sarınmadan Et kemiğe bürünmeden Madde olup görünmeden Her iş senden önce başlar
Altı beşten önde gelir Ârif bunu sezip bilir Bir tövbe ki neler alır Duruş senden önce başlar
Evrendeki tüm dönence Yaratılmış ince ince Der İHLÂSÎ zifir gece Görüş senden önce başlar...>>
Öyle Bir Nesiller Yeşersin Yurtta
Öyle bir nesiller yeşersin yurtta Ne hırsızlık bilsin ne emek çalsın Hep ileri gitsin kalmasın artta Ne vebali alsın ne çomak çalsın
Tutuğunu tam kökünden sallasın Servetinden gariplere yollasın Beytü’l-malı koruyarak kollasın Ne ustası çalsın ne yamak çalsın
Bu dünyaya nizam verip bakacak Akıl ile düşmanını yıkacak Zirvelerden zirvelere çıkacak Ne gaflete dalsın ne yumak çalsın
Memleketi adaletle yönetsin Gençlerini ilim ile donatsın Bastığında yer yerinden oynatsın Ne geride kalsın ne şamak çalsın
Zenginler kaçmasın askere gitsin Eşitlik sağlansın uçurum bitsin Fakir de gönlünce bir rahat etsin Ne fitneler bölsün ne yemek çalsın
İHLÂSÎ’nin ocağını tüttürsün Zalimlere borusunu öttürsün Çobanlara koyununu güttürsün Ne aşiret gelsin ne oymak çalsın...>>
Öyle Git
Gideceksen gurbet ele sevdiğim Benim muradımı ver de öyle git Düşürmeden beni dile sevdiğim Bir kez hatırımı sor da öyle git
Ay doğup da şavkı bize düşünce Aşk ateşi yanıp öze düşünce Hayallerim yanan köze düşünce Neden yandığımı gör de öyle git
Ağrılar dermansız dize düşünce Avcılar takipte ize düşünce Mevsimler dolanıp güze düşünce Gel bahara kadar dur da öyle git
Güller açıp alı yüze düşünce Sarp dağlar aşılıp düze düşünce O tatlı hasretin hazza düşünce Beraber tadalım var da öyle git
Çok dediğim çoğum aza düşünce Sevgiler kibirli naza düşünce BEKİR’de gözyaşı yüze düşünce Kefeni üstüme ser de öyle git...>>
Öz Olsun İşin
Benlik gömleğini çıkar kardeşim El ele vererek biz olsun işin Kibir nice yiğit yıkar kardeşim Mayalanıp canda öz olsun işin
Sevgiyi şal edip sarmalı candan Bir damla büyüktür bil ki ummandan Herkes nasibini alır bu handan Görünmez hakana göz olsun işin
Niceleri geldi geçti sor hele Mezarlıklar gelse idi bir dile Birlik halkasında erip menzile Kudret helvasında haz olsun işin
Ne dinine karış ne de ırkına Düşmeyin şeytanın döner çarkına Kardeşliğin varır isen farkına Yüz içinde nurlu yüz olsun işin
Bu dünya bizlere yeter de artar Ayrı gayrılıktan kendini kurtar İHLASÎ özünü eleyip tartar Cihan-ı şümulde tez olsun işin...>>
Özledikçe Hasta Gönlüm
Karlı dağa kara gittim Kar içinde kar bulunmaz Ara ara öldüm bittim Yâr içinde yâr bulunmaz
Duman çökmüş yasta gönlüm Çıkıp gider dosta gönlüm Özledikçe hasta gönlüm Zarar bende kâr bulunmaz
İHLÂSÎ’yim zarım benim Her şeyimdir varım benim Ela gözlü yârim benim İçim yanar kor bulunmaz...>>
Özledim Baba
Yetimlik gözümden yaşlan döktü Dalımı kurutup kökümü söktü Babasızlık benim boynumu büktü Çattığın kaşını özledim baba
Emmiler dayılar oydu gözümü Acımadı bana koydu sözünü Düzleri dağ edip yaktı özümü Kanat gerişini özledim baba
Hani sen ölmeden seni sevenler İşte bunlar bizi şimdi dövenler Hakkımızı alıp bir de sövenler Bizi sevişini özledim baba
Kötü sözler bana geldi ki acı Birisi Almancı öteki hacı Sana düşman mıydı o iki bacı Tatlı gülüşünü özledim baba
Biri var ki gaddar kibir içinde Karşı koydum yine aynı biçimde Zulümler yaradır çıkmaz içimde Oğlum deyişini özledim baba
BEKİR gençliğimi çaldılar benden Fırsat kollamışlar inan ki dünden İntikam aldılar küçük bedenden Senin dik başını özledim baba...>>
Özüme Çakmağı Çaktım Çakalı
Kötüler kin etti dostlar kıskandı Suyunan ataşı yaktım yakalı Kimi yaraladı yaram kanadı Deryadan deryaya aktım akalı
Terzi oldum hülle biçtim kesmeden Rüzgâr oldum dal devirdim esmeden Zalimlere gönül açtım küsmeden Ulu bir divana çıktım çıkalı
İpliksiz dikişi diktim getirdim Kuru dalda solmayan gül yetirdim Çölde yüzen gemi yaptım getirdim Dönüp Hak gözüyle baktım bakalı
Çiçeksiz bal yaptım petek doldurdum Güneş oldum nice hamlar oldurdum Can evinden kanatsız kuş kaldırdım Benlik duvarını yıktım yıkalı
Cennet arar isen insanda ara Kalemsiz çok yazı yazdım sulara Kaynak oldum tane tane buhara Özüme çakmağı çaktım çakalı
Pamuksuz bez dokuyorum aşikâr Dört cihetten bakıyorum aşikâr İHLÂSÎ’yi okuyorum aşikâr Hiçlik hırkasını taktım takalı...>>
Pay Çıkar
Sen seni hesapla dünü hesapla Kârda mısın zararda mı say çıkar Yaşadığın zaman anı hesapla Sıfırlayıp bitenlerden pay çıkar
Ne varı kurtardı ne de o unvan Aldanma bir nefes boştur bu cihan Kimi saray yapmış kimisi de han Alıp alıp satanlardan pay çıkar
Âdem ile başlar insanın çağı Onlar da bıraktı İrem’den bağı İbretle dolaştı bilinmez dağı Yasak meyve yutanlardan pay çıkar
Deme dostum hesap daha çok erken Düşünmeli kul hakkını yiyorken Faydasını göremiyor giderken Karun gibi batanlardan pay çıkar
Doldur boşalt yapar her gün bu dünya Hercümerç olacak bir gün bu dünya Nice canlar aldı yorgun bu dünya Firavun’ca çatanlardan pay çıkar
Gidenler tarumar karanlık yoldan Şeytani nefisten zalimce kuldan Hesapsız işlerden faydasız maldan Çalıp çırpıp katanlardan pay çıkar
Bilirim kendimi fani bilirim İHLÂSÎ'yim Hak yolunda kalırım Ders alırsam ölenlerden alırım Mezarlıkta yatanlardan pay çıkar...>>
Pay Çıkardım
Yuvada serçenin sadakatini Gözleyip kendime bir pay çıkardım Arının gizemli hakikatini İzleyip kendime bir pay çıkardım
Dağı yorgan gibi kaplayınca kar Altında uyuyan lale sümbül var Zahirin görünen yüzü ilkbahar Özleyip kendime bir pay çıkardım
Nefsin benlik için sarılışından Ölünün yeniden dirilişinden Tüm rızkın gizlice verilişinden Sözleyip kendime bir pay çıkardım
İHLASÎ her derde derman var ama Hakk’tan başka hiçbir yerde arama Sevgi ilacını sürdüm yarama Bezleyip kendime bir pay çıkardım...>>
Pay Ederim
Huzur veren bir sevgiyi İnsanlığa pay ederim Gir gönüle ör sevgiyi Dostlar ile toy ederim
İncinmesin Allah kulu Postsuz Hakk’a gider veli İnsanlığa açan gülü Örnek alıp huy ederim
Biraz tat ver Hak aşına Sar kuruyu dür yaşına Kucaklayıp sarışına Koşmak için tay ederim
Ol hikmetli nazarında Hakk’ın keskin hızarında Huzur huşu pazarında Erenlerle boy ederim
Desen desen lalezarda Sırrı vardır yoktur perde Şifa bulmaz hiçbir derde Benliğimi zay ederim
BEKİR diyor derin düşün Çiğit kadar küçük işin Özündeki damla yaşın Bir yoluna hay ederim...>>
Paye İstemem
Ne ağayım ne paşayım, başa paye istemem Ben insanım bir faniyim, boşa paye istemem Makamlar boş gelip geçer, gönül tahtı ne güzel Göz bedenin güneşidir kaşa paye istemem
Ben benden de ötedeyim zoru seçtim dünyada Dere tepe düşüp durdum, vardan geçtim dünyada Dolu dolu ne ektiysem yokluk biçtim dünyada Mala mülke değer vermem aşa paye istemem
Nice gezdim neler gördüm nefis ile yan yana Ezmek için çok uğraştım sığamadım cihana Baki değil taht otağı benim gibi mihmana Gülden zarif yürek varken taşa paye istemem
İHLASÎ’yim gördüklerim imtihandır burada Yokladım kendi kendimi bazı tarttım arada Neler umdum neler çıktı çekilen tüm kurada Gönlüm Hakk’a âşık olmuş neşe paye istemem...>>
Pazar Bulmaz
Yalancı yalanı ton ile satar Doğru cevherine pazar bulamaz Yalancı göz boyar bir de göz atar Doğru okusa da yazar bulamaz
Yalancı yalanla kırk dağı aşar Doğru vicdanında hesapla yaşar Yalancı söylerken coştukça coşar Doğru bir deryada yüzer bulamaz
Yalancı post giyer zırha bürünür Doğru şeffaf olur yerde sürünür Yalancı söz ile gökte görünür Doğru arkasında gezer bulamaz
Yalancı dil döker sular götürmez Doğru dostlarına hile getirmez Yalancı sözünü asla bitirmez Doğru dal kesmeye hızar bulamaz
Yalancı bir yerde bir gökte olur Doğru dost bulamaz İHLÂSÎ kalır Yalancı cennetten sekiz kat alır Doğru kendisine mezar bulamaz...>>
Pişman Değilim
Vatan hainine din düşmanına Gerilerek sövdüm pişman değilim Adam gibi adam yiğit mertleri Gururlandım övdüm pişman değilim
Çok düşündüm her konuyu derince İmansızlar fitne fesat verince Haksızlığı gözüm ile görünce Haksızları dövdüm pişman değilim
İHLÂSÎ’yim gül uzattım gelene Saygı duydum kendisini bilene Dua etim Hak yolunda ölene Sevmeyeni sevdim pişman değilim...>>
Sabah – Akşam
Bir menzile varmak için Yürüyorum sabah akşam Gidip orda durmak için Arıyorum sabah akşam
Dönemedim hiç geriye İstikamet ileriye Kanaatle bir veriye Varıyorum sabah akşam
Giden benden gitti sessiz Gece gündüz yitti sessiz Neyim varsa bitti sessiz Soruyorum sabah akşam
Nedenlerde niçinde ben Biten ömrün içinde ben Son kervanın göçünde ben Yürüyorum sabah akşam
Elimde mi geldim sana Her gidişte biraz sona Kafamı öbür cihana Yoruyorum sabah akşam
Ezanla konuldu adım Bitti yolum adım adım “Ben” ben’deki bana yâdım Görüyorum sabah akşam
Doğduğumda aldım sıra Koşuyorum sonsuz tura Onmaz oldu bende yara Sarıyorum sabah akşam
Dünyaya geldiğim andan Götürüyor görmez yandan Şimdi BEKİR tatlı candan Veriyorum sabah akşam...>>
Sağıra Saz Çaldım
Sağıra saz çaldım köre bezendim Anladım ki boşta geçti bu ömrüm Kıymet verdim özendikçe özendim Özendikçe kışta geçti bu ömrüm
Ömrüm sefil oldu peşinde yârin Bir yara açtı da yaram çok derin Kurbanı olmuşum kötü kaderin Ağlayarak yaşta geçti yıllarım
Yıllarım hasrete yenildi gitti Bekleye bekleye umudum bitti Yüreğimde sevgi beni terketti Özleyerek düşte geçti günlerim
Günlerim çok acı geldi de geçti İHLASÎ sevdanın zehrini içti Sevdayı yüklendi hasreti biçti Viranede taşta geçti dünlerim...>>
Sarıl Hakkın İpine
Eğer sarılırsan Hakk’ın ipine Meyve yüklü nice dolu dalı var. İyi baksan petekteki küpüne Katkısız kimyasız tatlı balı var.
Yeryüzüyle gökyüzünü birleştir Aynı dalda diken ile gül eştir Ustasını yüreğine yerleştir Gül içinde ayrı açan gülü var
Ateşi yanarken üşüten kudret Karınca sesini işiten kudret Âlemi nur ile ışıtan kudret Gece gündüz yol içinde yolu var
Dağları kayalık çölleri çorak Canın da yaşıyor sanma çok ırak Bakarsan damlası o kadar berrak Göz içinde umman gibi gölü var
Her çiçek her dalda görünen O’dur. Güneşte ışıkla bürünen O’dur İHLASÎ’ye gizli sarınan O’dur Kandaki hücrede nice dölü var...>>
Sen
Dört cihette yolun olsa gidemezsin baştanbaşa Yolun olsa bütün düzlük tutulursun yine kışa Gidemezsin ömrün yetmez uğraştığın tümü boşa Başa gidip kışa gidip boşa gidip yorulma sen Yol alırken aldanma sen bin cefası bin harı var Aldanma sen Cehennemle Cennet gibi bir varı var Bin cefası olsa da bil sefası var gör narı var Harı vardır varı vardır narı vardır sarılma sen
Der İHLASÎ gerçekleri hiç unutma yazda dursun Gerçekleri gözün görsün özün yansın özde dursun Hiç unutma Hak yolunda sukut olsun sözde dursun Yazda dursun özde dursun sözde dursun darılma sen...>>
Sen Değil misin
Gönülden gönüle gizli yol verip Köprüler kurduran sen değil misin Bir de sen değil misin Bin de sen değil misin Bizi mahrum bırakma Kün de sen değil misin Gönüllerde bir bulunmaz sevdan var Aşkınan yandıran sen değil misin
Ayetinde elifin var cüzün var Dizilmişler sıra sıra inciden Bezemişler inciden Benim gönlüm inciden Elim açtım ya Rabbi Dualarım inci’den Kudreti katında kurulu divan Dünyayı döndüren sen değil misin
İHLÂSÎ’yim çoğu gibi azı var Benden önce bir yazılmış yazı var Alnımda bir yazı var Baharı var yazı var Gitmeye mecbur benim Dağdan öte yazı var Güle de bülbülün bin avazı var Gülü uyandıran sen değil misin...>>
Senin Eserin
Sen beni bırakıp gittin gideli Sararıp solduğum senin eserin. Canın yanmasıymış aşkın bedeli Dertlere daldığım senin eserin.
Bütün saatleri vuslata kurdum Terk ettiğin yerde bekledim durdum Vefasız değil o, döner diyordum Biçare kaldığım senin eserin.
Bülbül oldum gonca gülün dermedim Zulmünü de kutsal saydım yermedim Yâd-yabana bir sırrını vermedim Kahırla dolduğum senin eserin.
Bekir der; bir tanem gözümde tüttün Bir veda etmeden bırakıp gittin Kerem’den, Mecnûn’dan besbeter ettin Saçımı yolduğum senin eserin....>>
Seninle
Dağa taşa garip gönlüm Düşer seninle seninle Sonsuz yola girip gönlüm Yaşar seninle seninle
Ne Güneş’te ne de Ay’da Merhem bile etmez fayda Közün ile can hay hayda Pişer seninle seninle
Aylar geçer yıllar geçer Geçer iken beni biçer Son zamanda konar göçer Şaşar seninle seninle
Selam salsan yeller ile Gül içinde güller ile Boz bulanık seller ile Coşar seninle seninle
Aşkın beni esir aldı Elim kolum bağlı kaldı BEKİR’i gurbete saldı Koşar seninle seninle...>>
Sensin
Güneşten ışıkla düşen de sensin Damladan sel olup taşan da sensin Seher vakti yelde coşan da sensin Dermansız tüm derde koşan da sensin Kuşkusuz ki azimüşşan da sensin
Gece gündüz yüreğimde ışıyan Sevgisiyle sarıp bende yaşayan Canlı da cansız da, hikmet taşıyan Ateşler içinde korda üşüyen Mezar taşım bekçi mezar aşiyan
Yolcunun menzile vardığı gece Varıp da mekâna girdiği gece Toprağın soğukça sardığı gece Divanına çıkıp durduğu gece İHLASÎ hesabı verdiği gece...>>
Seyreyle Sen
Seyreyle sen âlemdeki varlığı Gecenin gündüze küstüğü yerden Şaşma esintiden al kibarlığı Rüzgârın kanatsız estiği yerden
Gökyüzünden yeryüzüne ulaşan Tık demeden saat gibi çalışan Şaşırmadan yörüngede dolaşan Güneşin ışığı kustuğu yerden
Sırrını araştır nurunu ara Gökte ayla yıldız çıkınca tura Dönence başlayıp olunca kara Gecenin zifiri bastığı yerden
Zerre bile döner kendi yönünce Dönerken yanarak yanan sönünce Kardaki beyazlık buza dönünce Ayazın bıçaksız kestiği yerden
Bakarsan yürüyor hızlıdan hızlı Dolanır yüksekte endamlı nazlı Her damlayı saklar bağrında gizli Bulutun ağlayıp sustuğu yerden
İHLÂSÎ der dermanının ferinin Bilesin ki her mekânda yerinin Cisimsiz bedensiz olan birinin Arşa kandilini astığı yerden...>>
Bu bölümde toplam 350 adet Ozan İhlasi şiiri bulunmaktadır.
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
|