ana sayfa
türkü sözleri
türkü notaları
türkü hikayeleri
gönül verenler
bağlama-nota
ozanlarımız
halk müziği
konser-tv
kitaplık
yazılar
sözlük
arşiv
linklerimiz
görüşleriniz
site içinde ara

Güncellemelerden haberdar olmak için
e-mail listemize üye olunuz. 

İsim: 
E-mail: 
            

  

Ozan İhlasi Şiirleri 6


Getirdi Gizli

Ne ismim var idi ne de bu cismim
Bilinmez âlemden getirdi gizli
Zerreden küreye olurken nesim
Bilinmez bir yöne götürdü gizli

Damla oldum yatağıma eriştim
Deniz aşıp bir ummana karıştım
Ben beni ararken benle yarıştım
Gezdi benim ile oturdu gizli

Yerde mi var oldum arştan mı indim
Neye baktım ise gördüğüm kendim
İki şehir imiş bildim efendim
Karanlık kuyuda yetirdi gizli

Neciyim ben kimim çok soru sordum
Savruldum yelinen dolaştım durdum
Şu gönülden başka olmadı yurdum
Mekânsız sarayda yatırdı gizli

İHLÂSÎ’yim öçtüm biçtim ben kimim
Gökte Elif isem yerde de Mim’im
Kâğıdım aşikâr gizli kalemim
Yazdı noktaladı bitirdi gizli...>>


Getirme Sen

Faydası olmayan baharı yazı
Bekleyip boş yere bitirme seni
Ananın rahminde yazılmış yazı
Oku cehalete götürme seni

Çok çalış babana yetişmek için
Hatırı sermaye harcama geçin
Dostları seçerken çok iyi seçin
Cahil meclisinde yitirme seni

Oğlundan gerisin kabul et dinle
Cevap verir sana ilimle fenle
Hayalet yarını güzel bir günle
Kibir deryasında batırma seni

İyilik kötülük yarış içinde
Bir menzil düşün ki karış içinde
Kendi iç huzurun barış içinde
Yaşa hiçbir şerre yetirme seni

Söz vardır ya kalem kılıçtan keskin
Paha etsin senden kalan o eskin
Sözün insanları ederken teskin
Güreşip çamura yatırma seni

BEKİR sermayenin akıldır kökü
Akıl etmez düzü dolanır bükü
Sefil taban çeker boşa o yükü
Yorup akşam sona getirme seni...>>


Gezdim Garipçe

Baştan sona kadar bir dertli başla
Yürüdüm garipçe gezdim garipçe
Gözümden sel gibi çağlayan yaşı
Akıttım garipçe süzdüm garipçe

Kâinatın mahzeninin gizinde
Hakk'ın cemalinde Hakk'ın gözünde
Gördüğüm varlıkta şu yeryüzünde
Oturup okuyup yazdım garipçe

Yere göğe sığmam cihansa fanus
Algılayan beyin diyor bana sus
Yaratmak yaşatmak bil O’na mahsus
Sırlarını bende çözdüm garipçe

Mânâ verdim taşıdığım bu cana
Yol alırken göçüm öbür cihana
Daldım hikmetinde derin ummana
Girip baştan sona yüzdüm garipçe

Bu dünyanın mahsulünü eken var
Gülü saran koruyucu diken var
Karanlıkla şafak vakti söken var
Gecenin sırrını sezdim garipçe

Dokuz ay karanlık kulda giderken
Sırra mazhar olan yolda giderken
Beyazda yeşilde alda giderken
Döktüm yaprağımı üzdüm garipçe

İHLÂSÎ bu handa dolaştım boşa
Dostlarım gülerek etti temaşa
Hayat menzilinde tutuldum kışa
Kendi mezarımı kazdım garipçe...>>


Giremedim

Kapı içten kilit içten
Giremedim giremedim
Kendi beste gülü deste
Deremedim dermedim

Baktım yâre pare pare
Bilahare sen de çare
Kaç bin kere geçtim dere
Duramadım duramadım

Çakmak gözü derin özü
Gülden yüzü baldır sözü
Yaktı közü ipek tözü
Yoramadım yoramadım

Demi bu dem bastı kadem
Bütün adem kuluz madem
Tatlı badem bak ifadem
Göremedim göremedim

İHLASİ baş gözünde yaş
Bağrında taş eder savaş
Yavaş yavaş başlar telaş
Soramadım soramadım...>>


Giren Var

Bire miskin düşünmene ne gerek
Seni beni her saniye gören var
Aldığın nefesi tüm işleyerek
Suda gitsek izimizi süren var

Güneşi döndürüp günü ışıtıp
Mevsimin içinde kışı üşütüp
Hücredeki kanda canı yaşatıp
Ana rahimine ışık veren var

Gafil olan gider bağlanır boşa
Adresin yazılır ses vermez taşa
İHLÂSÎ haddini aştıysan hâşâ
Seninle mezara gidip giren var...>>


Girmeli Gerek

Söz söylesen söz üstünde durur mu
Taş gibi sırt sırta vermeli gerek
Hedefi olmayan hedef vurur mu
Vurmaya hedefi görmeli gerek

Şu soruyu kendisine sormalı
Kıssadan hisseye ders çıkarmalı
Oturup kalkmalı kafa yormalı
Düşünüp menzile ermeli gerek

Sağ gözün sol göze gizli çöp sokar
Kibrit ağaç amma ormanı yakar
Göz ırmak değil de çok seller akar
Silip de merhemi sürmeli gerek

Kalplerin şuası dürüst olmaktır
Yol alırken menzilini bulmaktır
Can içinde canan ile olmaktır
Yürekler Hak için vurmalı gerek

Kimisi tok yatar kimisi açtır
Adalet insana en büyük taçtır
Yılan dahi sevilmeye muhtaçtır
Sevgiyle yaklaşıp sarmalı gerek

Hissetmezsin kara yeri dönerken
Güneş doğup bütün yıldız sönerken
Bir taneye sonsuz nimet sinerken
Başları secdeye sermeli gerek

Yol içinde kısa deme karışa
Cahil ile sakın girme yarışa
Varamazsın ömür boyu barışa
Âlim meclisinde durmalı gerek

Der İHLÂSÎ insan kendin bilmeli
Ölürken de iman ile ölmeli
Mezar tek odadır değil bölmeli
O yere pür ü pak girmeli gerek...>>


Gittiği Zaman

Çıkar varsa herkes en iyi dostun
İnsanlığın şimdi bittiği zaman
Çakallar bekleyip bölüşür postun
Şereften şerefin gittiği zaman

Beyhude okumak beyhude yaşam
Binerse eşeğe diyorlar paşam
Bunca kuzgun ile nasıl savaşam
Saksağanlar damda öttüğü zaman

Parça parça oldu kalmadı bütün
Fakirin hakkında varlığa yetin
Sürüye gitmeyen ürümez itin
Yatarak yalını yuttuğu zaman

Toplanıp gözetler delikten daldan
Şeker çıkar süzsen yediğin baldan
Ne acı kalmadı anlayan haldan
Canavarın koyun güttüğü zaman

Eyyamcı hızlıdır tur yetmez ona
Her engeli aşar sır yetmez ona
Kalede burç olur sur yetmez ona
Duvardan taşın taş ittiği zaman

Bataklık sivrisi saz çalar bitmez
Isırır her gece kinin kar etmez
Canını alsa da yine de yetmez
Bedava geçinip yattığı zaman

At eşek paylaşıp yiyorken yemin
Haksız mahkemeden olurken emin
Yalancı şahitle bedava yemin
Kadı’nın mahkeme sattığı zaman

Vakt-i sukut aslan kalmışsa Ahat
Zamane dölüne geçmez nasihat
BEKİR der goygoycu olmaz veliaht
Kanunun haksızı tuttuğu zaman...>>


Giymem Üstüme

Dik başlı onurlu gezmek var iken
Korkaklık postunu giymem üstüme
Namerdin başını ezmek var iken
Bunları adamdan saymam üstüme

Kartal oldum kuzgun çıktı yarışa
Asla çakallarla varmam barışa
Meydandayım ben vuruşa vuruşa
İster dünya gelsin koymam üstüme

Aslan kükrer ise gür çıkar sesi
Kabarır sırtında onun yelesi
Tilki acıkınca özler kümesi
Barbarla yobazı baymam üstüme

Çıkan varsa er meydanı dileğim
Kötüye berk mazlumlara meleğim
Çelik gibi bükülmez bu bileğim
Boş kuru lafı da yoymam üstüme

Kötünün İHLÂSÎ oku canına
Kahpelerin durma tükür kanına
Alçakların hiç uğramam yanına
İpek şal olsalar yaymam üstüme...>>


Gizem Ara

Bir zerreyi bölüp bine
Her parçada en derine
Gidiş mana veriyorsa
Verişinde gizem ara

Hücre canlı doku sarar
Ateş bile sevgi arar
O kalp sessiz vuruyorsa
Vuruşunda gizem ara

Başlangıcı Âdem Havva
Mezardadır asıl dava
Kuldan habbe soruyorsa
Soruşunda gizem ara

Uzaydaki yıldız Ay’ı
Güneş hariç yetmez sayı
Boşta hepsi duruyorsa
Duruşunda gizem ara

Durmaz yürür yolsuz izsiz
Sakin suskun; dilsiz gözsüz
Kâinatı görüyorsa
Görüşünde gizem ara

Canlı cansız ona muhtaç
Bütün varlık gerçekte aç
Rızık nimet seriyorsa
Serişinde gizem ara

Her nesnede oku da gör
Baksa dahi görmez ki kör
Hak kapıdan giriyorsa
Girişinde gizem ara

Der BEKİR’im ayan beyan
Uyan gaflet bitsin uyan
Gül dikeni sarıyorsa
Sarışında gizem ara...>>


Gizlice

Kendince böldü
Verdi gizlice
Alanlar güldü
Gördü gizlice

Kalkınca perde
Gök ile yerde
Sendeki serde
Serdi gizlice

Körlerde göze
Dilsizde söze
Candaki öze
Girdi gizlice

Boyasız boya
İpliksiz oya
Damlada suya
Ördü gizlice

Şekli görünmez
Şala bürünmez
Hiç de erinmez
Sürdü gizlice

Bilinir zahir
Her işte mahir
İHLASÎ ahir
Erdi gizlice...>>


Gönlümde Gül Ettim Sakladım Seni

Gönlümde gül ettim sakladım seni
Gözlerin aklımdan çıkmasın diye
Aklıma düştükçe kokladım seni
Benden başkasına kokmasın diye

Kaç mevsim hazana sarıldım öyle
Kaçıncı dalımdan kırıldım böyle
Ne zaman küsüp de darıldım söyle
Hasretin kor edip yakmasın diye

Belki sevdam idin belki meraktın
Gözümden ırmaklar oldun da aktın
Bana senden başka bir dert bıraktın
Kim bilir başkası bakmasın diye

Ne bitmez bir aşkmış sendeki dehrin
Güldürmedin verdin olanca zehrin
Beddua mı ettin nedendir kahrın
Mevla cennetine sokmasın diye

Kirpiğin işledi gönül fendime
Kış etti kaşların değdi bendime
İHLÂSÎ ne desem şimdi kendime
Yatağına küskün akmasın diye...>>


Göremez Olmuş

Göç vermekten viran olmuş o yurdum
Oğul babasını göremez olmuş
Yıkık viraneyle dolmuş o yurdum
Yaşlı anasını göremez olmuş

Elinde bastonu bükülmüş beli
Görüp hatırladım daha evveli
Dolaşırdı babam yedi düveli
İtip de kapıyı giremez olmuş

Duvarın dibinde oturmuş taşa
Gölgesiyle kalmış yalnız baş başa
Yaz bitip kimsesiz girince kışa
Ocağa odunu süremez olmuş

Koyaklar ot dolmuş çiçekler küsmüş
Tarla yollarını pıtraklar kesmiş
Bahçeler kurumuş bülbüller susmuş
Kolları kalkmıyor deremez olmuş

Koyun yok kuzu yok ıssız heryöre
Sular bile küsmüş sessiz o dere
Boyun bükmüş of çekerek kadere
Bir selamı dahi veremez olmuş

Kayısı kurumuş ceviz sararmış
Anamın simsiyah saçı kırarmış
Sobası kırılmış ocak kararmış
Çökelekli dürüm düremez olmuş

Âdetler töreler yok olup yitmiş
BEKİR gezdi köyü köy hepten bitmiş
Sılayı terk eden gurbete gitmiş
Bayramdan bayrama eremez olmuş...>>


Gören Başka Görür Görünen Başka

Çiçek zarif amma hikmet dikende
Gören başka görür görünen başka
Hüner o dikenli gülü dikende
Veren başka verir görünen başka

Kar güzeldir fakat gizem beyazda
Zirve yapar felah bulur ayazda
Kış acı olsa da tadı var yazda
Yaren başka yürür görünen başka

Bir damla sudadır hayat iksiri
Dünya küçücüktür zerre çok iri
Süslemiş giydirmiş donatmış yeri
Seren başka serer görünen başka

Kara toprak karşılıyor geleni
Bir dönence aktırıyor olanı
Yapan gizli yaptıkları aleni
Süren başka sürür görünen başka

Kaç elekten ince ince elendim
Gündüz verdim geceleri dilendim
İHLÂSÎ’yim ben saraylar bilendim
Giren başka girer görünen başka...>>


Gören Görmedim

İşte er meydanı yıkar bozarım
Erkekçe atını süren görmedim
Kalleşi alnından okuryazarım
Hepsi kara cahil eren görmedim

Küme küme akın akın gelse de
Kendini adamdan sayıp bilse de
İt sürüsü hırlayarak gülse de
Aslan yatağına giren görmedim

Ham koruktan şıra olmaz ben içmem
Ustayı âlimi bir adım geçmem
Yetmeyen başağı tarladan biçmem
Harmana mahsulü seren görmedim

Ulusun çakallar taş bile atmam
Ayının postunu alıp da satmam
Katır cinslileri adama katmam
Özünden selamı veren görmedim

Ejderhalar yedi başla saldırır
Kuzgun gibi burnun boka daldırır
Ne söylesem eyvallah der kaldırır
Namerdin dışında yaren görmedim

Çöplüktür karganın meclisi yeri
Eşeğe vurursun her gün semeri
Yalancı pehlivan yoktur kemeri
Terletip meydanda yoran görmedim

Kısrak gibi yılkı yılkı dolaşan
Aygır mayasında soyu buluşan
Etek giyip zil takmaya alışan
Kendine bir soru soran görmedim

Utan utanmazdan ar eyle kendin
İnsanlık yolunda var eyle kendin
Rabb'ini sevdana yâr eyle kendin
Gönül güllerini deren görmedim

Yazdığım bu hisse alırsan gözüm
Dünya var oldukça dolaşsın sözüm
Utansın kızarsın kararsın yüzün
Cahil insan gibi viran görmedim

Münafığın tümü gelse yan yana
Er olup da çıkamazlar meydana
Benziyorlar dört ayaklı hayvana
İHLÂSÎ ayıbın gören görmedim...>>


Görmedim

Keskin sirke kendi küpüne zarar
Acıyıp bir zarar vermedim vermem
Gönül tatlı sohbet bir hoşluk arar
Arkadan kimseyi yermedim yermem

Çıkmadım Hak yoldan şükür emrine
Cübbeli sarıklı şeyhin birine
Hakk’tan üstün tutar körü körüne
Tarikat cemaat girmedim girmem

Gezdim köşe bucak en izbe yeri
Öptüm bayrağımı dönünce geri
Vatanla Mehmetçik denen askeri
Bunlardan kutsalı görmedim görmem

Densizler dinsizler cirit atıyor
Varlık sebebime zehir katıyor
Köksüzlere bu Türklüğüm batıyor
Satılığa kafa yormadım yormam

Bakın İslam’daki yanan ataşa
Düşman kesildi hep gardaş gardaşa
Haydutlar evrensel haydutlar maşa
Hainle yan yana durmadım durmam

İHLÂSÎ vatanım alıyor yara
Vatandan namustan kıymetli para
Her gelen Türklüğe çalıyor kara
Şerefimi yere sermedim sermem...>>


Görülmez Göre

Eni iki cihan boyu bir nokta
Ermeden noktaya görülmez gören
Canında dolaşır sonsuz uzakta
Varmadan noktaya görülmez gören

Tarife sığmıyor sere sığmıyor
Yerde gizleniyor yere değmiyor
Temelsiz dünyayı milim eğmiyor
Durmadan noktaya görülmez gören

Bölünür zerrede başka başkaya
Her derde çarede başka başkaya
Dönerken kürede başka başkaya
Sermeden noktaya görülmez gören

Suyun nağmesinde gökteki seste
Dolanır seninle gizli kafeste
Girerken nefeste gider nefeste
Vermeden noktaya görülmez gören

Açınca âlemde her rengin tonu
Belirsizdir ucu bucağı sonu
İHLÂSÎ uğraştı görmeye onu
Girmeden noktaya görülmez gören...>>


Görünce İrkildim

Kendimce düşündüm ben bu âlemi
Görünce irkildim döndüm terk ettim
Çok esrarlı gördüm yazan kalemi
Görünce irkildim döndüm terk ettim

Ne ararsan saklı benim canımda
Ne hikmetler gezer bu ummanımda
Yanımda yöremde tüm zamanımda
Görünce irkildim döndüm terk ettim

Göreni görmedim köre aldandım
Ölümü unuttum kendime kandım
Böylece hesapsız günaha bandım
Görünce irkildim döndüm terk ettim

İHLÂSÎ’yim benim aklım ermedi
Nehir suyu yatağına sermedi
Dağlar karşı durdu geçit vermedi
Görünce irkildim döndüm terk ettim...>>


Görünmez

Dünya döner bir eksenin içinde
Çizgisi görünmez çizen görünmez
Nevbahar olmadan gönül göçünde
Okuyan görünmez yazan görünmez

Görürsen gözünde gizlidir cihan
Her türlü nimetle verilmiş imkân
Yüreğinde saklı bil iki mekân
Ustası yapanı bozan görünmez

Mevsim mevsim gözükürken dört yüzü
İlkbaharı yazı kışı son güzü
Yeşertir sarartır yok eder özü
Sarartan solduran hazan görünmez

Çiçeklerin bin bir desen alını
Meyveye yüz tutmuş nice dalını
Damardaki arkta suyun yolunu
Ağaç gövdesinde dizen görünmez

Ne kapısı vardır ne de dikişi
Muhkem yapmış yapan usta bu işi
Bitiremem gece gündüz gidişi
Kalbi öyle derin kazan görünmez

Ara durma sen kendinde yâr ara
El bakmaz ki özündeki buhara
İHLASÎ gönlünde teslim O yâra
İçerimde yanan suzan görünmez...>>


Görür İsen

Beni bende arama sen
Bir taştayım görür isen
O bedeni tarama sen
Bir düşteyim görür isen

Bazen çiçeğin alında
Bazen ağacın dalında
Bazen karınca yolunda
Her işteyim görür isen

Belki mumdaki ışıkta
Divanece bir âşıkta
Rızık taşıyan kaşıkta
Gümüşteyim görür isen

Sütten ayrılmaz beyazda
Seherde olan niyazda
Kardaki acı ayazda
Bir kıştayım görür isen

Damla suda coşkun selde
Ilgıt ılgıt esen yelde
Ağaran var siyah telde
Bir kaştayım görür isen

Dağda düzde ovalarda
El açılan dualarda
Beşiklerde yuvalarda
Bir kuştayım görür isen

Yıldızda ayda güneşte
Kırk bölümlük gerçek beşte
Mahremdeki helal eşte
Bir baştayım görür isen

Alevdeki mor kızılda
Kutuplarda boz buzulda
Adem ile ilk nüzülde
Bir yaştayım görür isen

Der BEKİR’im azda çokta
Evren dahi küçük nokta
Dolaşırım varda yokta
Naaştayım görür isen...>>


Gurbet Elde

Geleceğim size yollar kesiyor
Anam gurbet elde sılada babam
Birine gidersem biri küsüyor
Anam gurbet elde sılada babam

Bir Arefe günü güneş batıyor
Gözyaşımı ummanlara katıyor
Mezarlarda ayrı yerde yatıyor
Anam gurbet elde sılada babam

Anam desem babam düşer aklıma
Bir garipçe fikrim şaşar aklıma
Gel de anlat benim beşer aklıma
Anam gurbet elde sılada babam

İHLÂSÎ bayramda kaldım kimsesiz
Koltuklar boş durur odalar ıssız
Sanki viraneyim sessizim sessiz
Anam gurbet elde sılada babam...>>


Gurbetin Çarkında Döndüm Dolaştım

Gurbetin çarkında döndüm dolaştım
Ezdi gardaş beni ezdi boşuna
Keremden besbeter yandım dolaştım
Felek benim ile gezdi boşuna

Gam keder yükledi çektim bir zaman
Gözümden yaşları döktüm bir zaman
Hasret dağlarından baktım bir zaman
Tecellimi kışa yazdı boşuna

Kundak yaptı beşiğinde beletti
Ayrı koydu kuzu gibi meletti
Yaktı yaktı şu bağrımı kül etti
Onulmaz bu yaram azdı boşuna

Katmer katmer dert yükledi dalıma
Dağlar yol vermez ki gidem yoluma
Kelepçe taktırdı iki koluma
Kaç eleğe koydu süzdü boşuna

Ne geçti elime sende durdum da
Boynu bükük yar bıraktım ardımda
İHLASÎ’yim gül açardı yurdumda
Şu gönül bağımı bozdu boşuna...>>


Gül Küser Bana

Gönlümün dağına boz duman çökmüş
Yaprağı sararmış gül küser bana
Ömrümün bağları hep gazel dökmüş
Diken küser bana dal küser bana

Dünya boşa döner mevsimler boşa
Geçen ömrüm bana eder temaşa
İster seksen yaşa ister yüz yaşa
Günler aylar ile yıl küser bana

El arifmiş sırlarını hep saklar
Kırkında saçıma düşmüştür aklar
Kapalı girdiğim bütün sokaklar
Yolcu küser bana yol küser bana

Gönlümü vefasız bağladı zâra
Geçen yıllar beni düşürdü dara
İçerim kan ağlar yüreğim yara
Bulanmış coşkun su sel küser bana

Yollarına baka baka bekledim
Gam üstüne gamlarımı ekledim
Dert dağını şu sırtıma yükledim
Muhabbet şakıyan dil küser bana

Bulutla yarıştım döktüm yaşımı
Kara kışlar sardı delibaşımı
Kor döktü içimde gör ataşımı
İçerimde sönen kül küser bana

Ok vurup sapladı öyle derine
Koymadım kimseyi onun yerine
Ömrümü adadım zalim birine
Yüreğimde saklı kul küser bana

Felek İHLASÎ’yi katmış gazele
Kalem al da kaderimi yaz hele
Doyamadım kaşı gözü güzele
Nazlı yârim küser el küser bana...>>


Gül Muhammet Gül Mustafa

Güneş ile doğar nurun
Gül Muhammet gül Mustafa
Gökten bize yağar nurun
Gül Muhammet gül Mustafa

Çiçek ile açan sensin
Kokuları saçan sensin
Miraç’a da uçan sensin
Gül Muhammet gül Mustafa

Gece nurdur gündüz ışıl
Tüm canlılar sana âşık
Dost yaratmış seni maşuk
Gül Muhammet gül Mustafa

Emrindedir cümle cihan
Sancak gölgen ne güzel han
Sevgin vardır bende nihan
Gül Muhammet gül Mustafa

İHLASİ’yim yüzüm sensin
Yaşantımsın gözüm sensin
Salavatla sözüm sensin
Gül Muhammet gül Mustafa...>>


Güldesin

Nefsine kapılma boşa Bahadır
Yener isen gönüllerde güldesin
Sabır sende bir biçilmez bahadır
Alınmayan çok kıymetli gül desin

Bahri gibi çok ummana dalmışsın
Gövde kökte sen bedende dalmışsın
Elif dedim Vav söyledi Dal’mışsın
Dalın üstü açık olur gülde sin

Kim bilir kaç asır İHLÂSÎ’desin
Yolun sonu bir karanlık sindesin
Ben beni bilirim el Mecnun desin
Üstümdeki kader bana gül desin...>>


Gülmedi

Varlık âlemine girdim dolaştım
Ben mi hata yaptım şans mı gülmedi
Vara yola çıktım yoka ulaştım
Ben mi hata yaptım şans mı gülmedi

Döndüm baktım neler saklı anım da
Gizli gizli can taşıdım canımda
Hiç olmadı kara bahtım yanımda
Ben mi hata yaptım şans mı gülmedi

Bir dağın başından olmadı farkım
Nedense bir türlü dönmedi çarkım
Ummanı bağladım akmadı arkım
Ben mi hata yaptım şans mı gülmedi

İHLASÎ’yim nere gitsem şaşırdım
Gönlümün içinde güneş aşırdım
Bir yar verse can evimde taşırdım
Ben mi hata yaptım şans mı gülmedi...>>


Bu bölümde toplam 350 adet Ozan İhlasi şiiri bulunmaktadır.

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14

 

 



anasayfa l notalar l sözler l bağlama l hikayeler l gönül verenler
halk müziği l ozanlar l yazılar l kitaplık l konser-tv l linklerimiz l görüşleriniz

Herhangi bir konuda yazışmak için: turkuler@turkuler.com