ana sayfa
türkü sözleri
türkü notaları
türkü hikayeleri
gönül verenler
bağlama-nota
ozanlarımız
halk müziği
konser-tv
kitaplık
yazılar
sözlük
arşiv
linklerimiz
görüşleriniz
site içinde ara

Güncellemelerden haberdar olmak için
e-mail listemize üye olunuz. 

İsim: 
E-mail: 
            

  

Ozan İhlasi Şiirleri 8


İki Değil mi

Bir görünüp birisini saklayan
Riyakârın yüzü iki değil mi
Yağdığında kara yeri aklayan
Yağan karın yüzü iki değil mi

Ölçülmez ki kırkta birlik nisabın
Masadıyla yalnız kalan kasabın
Topla çıkar ödediğin hesabın
İki yüzün yüzü iki değil mi

İHLÂSÎ’yim penceremden gördüğüm
Bende imiş gizemine erdiğim
Yaslanıp da şu sırtımı verdiğim
O duvarın yüzü iki değil mi...>>


İlahi Adalet

Dostlarım hatırdan yâd eder iken
Bir çift güzel sözü kaldı den bana
Dualar kabrimi şad eder iken
Dünyadan kısmetin aldı den bana

İnsan fani amma doymuyor gözü
Eğer kıracaksa söylemem sözü
Bir kuru nefestir baharı yazı
Nefsini ezerek soldu den bana

Düğün olur bayram olur hatırlan
Şiirlerim sözüm kalır hatırlan
Kara toprak beni alır hatırlan
Gönüllerden biten güldü den bana

Adaletten ayrılmadım şaşmadan
Doğru yoldan gider iken düşmeden
Hak yoluna doğru akan çeşmeden
Hakikat ehlinden doldu den bana

İHLÂSÎ kör nefis insanı güder
İlahi adalet tecelli eder
Dönüşü olmayan bir yola gider
İnsandı insanca öldü den bana...>>


İnsan

Düşünüp derince görüp derince
Derinden derine dalmalı insan
Ölü de diriye ibret verince
Anlayıp hisseyi almalı insan

Hak için gayretle çalış çabala
Dönünce emek de meyveli dala
Fikir şerbetini süzerken bala
Sohbette lezzeti bulmalı insan

Yunusça düşünüp Yunus’ça gezip
Hayat menzilinde sırları çözüp
Nefsini bağlayıp nefsini ezip
Selamı pay edip salmalı insan

Zamanı bulmalı anın içinde
Bulmalı birini binin içinde
Sormalı canları canın içinde
Sevgi pınarından dolmalı insan

Mertlik hırkasını sırtına giyip
Yolumuz erenler yoludur deyip
Beraber bölüşüp beraber yiyip
Birlik beraberlik olmalı insan

Aşılmaz dağlarda düz olmak lazım
Mazluma ağlayan göz olmak lazım
Gönüllere girip haz olmak lazım
Orada yer bulup kalmalı insan

Yıllar kadar uzak an kadar yakın
Yaptığın her işin olsun yüz akın
İncinme incitme bir kulu sakın
Kendi kendisini bilmeli insan

Yürekten doğmalı gönül güneşi
Menzile yürürken bulursan eşi
İcra eder iken makamda beşi
Kötülük ve kini silmeli insan

Ben benden büyüğüm cihana sığmam
İğneden geçerim iğneye değmem
Kulları incitip boynunu eğmem
Gül gibi yaşayıp solmalı insan

Bir yol vardır gider yoldan da öte
Tohum tanesinden sonsuz nimete
İHLÂSÎ muhtaçtır daim rahmete
Hakk’ın kapısını çalmalı insan...>>


İnsandan İnsana Gider

Sonsuza dek bitmez bir yol
İnsandan insana gider
Her insan bir kâinattır
Çözersen ihsana gider

Bütün dünya benim yarım
Can içinde canda varım
Güneş doğar ben doğarım
Zamandan zamana gider

Yer durdukça göğe bakar
Var sen ondan mânâ çıkar
Gönülden ırmaklar akar
Ummandan ummana gider

Derman dertle yan yanadır
Toprak ebedi anadır
Gece görene aynadır
Esrarında mânâ gider

Gir damlaya yüz içinde
Gölgesi var köz içinde
İhtişamı göz içinde
Cihandan cihana gider

İHLÂSÎ’yim Arz’a girdim
Şekil aldım tarza girdim
Geldim geri farza girdim
Can dolanır cana gider...>>


İnsanın İçinde İnsan Özledim

Yalan dünya sarayında hanında
Kim oturdu kimler yattı kim kaldı
Zengine sor ne götürdü yanında
Kimler vardı kimler bitti kim kaldı

Çarkın döner amma adil değilsin
Neden insan bir insana eğilsin
Nimetlerin eşit eşit dağılsın
Kimler geldi kimler gitti kim kaldı

Nicesini ağlatırsın boşuna
Yiğitleri bağlatırsın boşuna
Namertlere dağlatırsın boşuna
Kimler abat kimler battı kim kaldı

Devranında düzeninde zengine
Gir bakalım bukalemun rengine
Yol vermedin yükseklerden engine
Kimi aldı kimler sattı kim kaldı

İHLASÎ nin yüreğini dağladın
Kaç desise kaç düzene bağladın
Tüm imkânı haksızlara sağladın
Kara toprak kimler yuttu kim kaldı...>>


İnsanlığı Yıkar

Cehalet sönmeyen kordan ateştir
İnsanlığı yakar insanı yakar
Şeytan ile gardaş kötüye eştir
İnsanlığı yıkar insanı yıkar

Mümkün mü cahili ikna edesin
Hayvan değil ki bu yayıp güdesin
Yola gelmez birlik yola gidesin
İnsanlık da bıkar insan da bıkar

Düşünüp de varmaz işin özüne
Doğruyu tutup da soksan gözüne
Yürümez yolunda gelmez izine
İnsanlıktan çıkar insandan çıkar

Ne zehir acıdır ne kılıç keser
Birer ibretliktir birer de eser
Ne balyozlar kırar ne yontar keser
İnsanlığı döker insanı döker

Hesabı kitabı olmaz cahilin
Gerçekten testisi dolmaz cahilin
Kesilip arkası gelmez cahilin
Tüm insanlık çeker İHLÂSÎ çeker...>>


İstemem

Dedim nazlı yâre ben kurban geldim
Dedi ben kurbanım, dedi istemem
Dedim al canımı koydum önüne
Dedi çoktan öldüm dedi istemem

Dedim muradımı ver de gideyim
Dedi geçti artık murad nideyim
Dedim bedelini söyle ödeyim
Dedi dünü sildim dedi istemem

Dedim merhem sende benim yarama
Dedi boşa bende çare arama
Dedim ümidimse bitmez var ama
Dedi naçar kaldım dedi istemem

Dedim sevdan ile oda yanmaktır
Dedi er olana bil dayanmaktır
Dedim bu sevdamı sana sunmaktır
Dedi bende bildim dedi istemem

Dedim yüreğimde sarayın köşkün
Dedi kulu musun bağlandın aşkın
Dedim İHLASÎ’ye der misin düşkün
Dedi ona gül’düm dedi istemem...>>


İş Bitmez

Âdem’den bu yana bu insanoğlu
Kimi yıkar kimi yapar iş bitmez
Kurduğu boş hana bu insanoğlu
Biri yürür biri kopar iş bitmez

Eker biçer mahsulünü toplamaz
Bir dağ olsa bir karış yer kaplamaz
Ok atsa da hedefine saplamaz
Uğraşsa da apar topar iş bitmez

Saray yapar otağ kurar kendince
Sultan olur hüküm sürer kendince
Bilen olur karar verir kendince
Kavil tutmaz zaman sapar iş bitmez

Birisi ölürken birisi beler
Birisi ağlarken birisi güler
Birisi bağ diker biri dağ deler
Amma kişi nefse tapar iş bitmez

İHLÂSÎ’yim seyreyledim bu hanı
Yapa yapa kim bitirmiş cihanı
Çalışmakla bitirdim de bu canı
Toprak beni sarar öper iş bitmez...>>


İşe Bakınca

Dünya oluşmadan sular inmeden
Ben beni görürüm yaşa bakınca
Çok sema dolaştım buza dönmeden
Ne hikmet görürüm kışa bakınca

İnsan halk olmadan âlem yok iken
Şifa hanesinde elem yok iken
Yazı icat değil kalem yok iken
Manalar görürüm taşa bakınca

Varlık âleminde yokluk şehrinden
Zamanın içinde zaman behrinden
Kaç ummana aktım hayat nehrinden
Nelere şahidim başa bakınca

İHLÂSÎ yer benim göğü bilen yok
Bu âlemden göçüp geri gelen yok
Burada çok öldüm orda ölen yok
Çözülmez esrar var işe bakınca...>>


Kalemin Ucunda

Tartışılmaz istisnasız hep kalemin ucunda
Kanun koyar ceza yazar cop kalemin ucunda
Cahil olan ağaç sanır kılıçtır padişahtır
Ferman yazar idam eder ip kalemin ucunda

Ucunda mim kendi elif esrarında tüm âlim
Döndüm baktım bir yazan var bu güne dek vebalim
Hesapsızca geçti zaman hakeme ayan halim
Yerle gök altından geçer top kalemin ucunda

Kalemin ucunda hesap kâtibin elindedir
Yaldızlayıp nakış döker hatibin elindedir
Farzı beştir şartı altı zatı bin elindedir
Derde derman bulunursa hap kalemin ucunda

Hap kalemin ucundadır yazar çizer toplarsın
Kârı da ve zararı da onunla hesaplarsın
Bilimi sen kullanırsan insanlığı kaplarsın
İHLÂSÎ’niz hekim arar tıp kalemin ucunda...>>


Kalkmıyor

Şu sineme yağar tipi boran kar
Kış beni dağ sandı kondu kalkmıyor
Dert arasan her türlüsü bende var
Bağrımda buz tuttu dondu kalkmıyor

Boz dumanlar eksilmedi başımdan
Çöle ark bağladım gözüm yaşından
Sinem duman duman yâr ataşından
Tutuştu kor oldu yandı kalkmıyor

Esen yeller dağdan dağa savurdu
Saca döktü tandırında kavurdu
Felek hay eyledi pençesin vurdu
Ömrümü pay etti bandı kalkmıyor

Bu sene de gurbet kesti yolumu
Zara düşmüş şu perişan halımı
Dolu vurdu ayaz kırdı dalımı
İHLÂSÎ’yi düşman sandı kalkmıyor...>>


Kangal’dan Gürün’e Aşarken Yolu

Kangal’dan Gürün’e aşarken yolu
İHLÂSÎ’yi görmeyen göz göz müdür
Dört kitaba bağlı her iki kolu
İHLÂSÎ’ce olmayan söz söz müdür

Kalemim sır dolu kâğıt manidar
Çok anım var benim öğüt manidar
Mızraptan yaş akar ağıt manidar
İhlâs ile çalmayan saz saz mıdır

Bir kanadı yerde biri de gökte
İçinden dökülür hikmetli nükte
Katar çekmez bil ki ağırdır yükte
İhlâs’lıca yanmayan öz öz müdür

Nice âşık gördüm ben de şaşırdım
Nice gündüz oldum güneş aşırdım
İçerimde bitmez sevda taşırdım
İHLÂSÎ’yi yakmayan köz köz müdür

Birazcık hikmete bulaştım amma
İki dünya gezdim dolaştım amma
Zor oldu menzile ulaştım amma
İHLÂSÎ’ye görünen düz düz müdür

Dört kapıyı kırk makamı geçmeden
Makassız hülleyi dikip biçmeden
Bir defa konup da bin kez göçmeden
İHLÂSÎ’de var olan yaz yaz mıdır...>>


Kara Bahtım Bitmez Benim

Yaralamış felek beni
Dertlerim var bitmez benim
Eler ince elek beni
Gam kederim gitmez benim

Aktım amma coşamadım
Doldum içten taşamadım
Her gün öldüm yaşamadım
Kara bahtım yitmez benim

Fani dünya dar geliyor
Nefes almak zor geliyor
Deseler ki yar geliyor
Elim kolum tutmaz benim

Gülşenimde gülüm soldu
Görmeyeli yıllar oldu
Muradımız yarım kaldı
Mutluluğu tatmaz benim

Kaderimi yazan vardır
İHLASÎ’yi üzen vardır
Gönlümde hep hazan vardır
Gönül kuşum ötmez benim...>>


Kârı Ne

Deli gönlüm bağlanma sen boş bu dünya kârı ne
Gider iken handan göçün sana kalan varı ne
Eyüp sabrı taşıdım ben dediler ki bu mecnun
Sığındım ben Yaradan’a şu feleğin zoru ne

Ne desem de anlamazsın borandayım kıştayım
Beni bende arıyorum gözümdeki yaştayım
Huda’ya giden bu yolda nefsimle savaştayım
Kör nefsimi bağlamışım avcıların toru ne

Turabım ben Hak yoluna savrulurum ben ona
Şaşırmasın menzilinden gelir iken can sona
Gider iken pür ü pakça naaşım kabre kona
Can sende baki değilse düşün canın kârı ne

Divanından hiç kalkmasam başım daim eğilse
Düşün bu can neye yarar baş secdede değilse
Gidişim çetin olsa da düz eğilip büğülse
İHLÂSÎ içten yanıyor gör lavların harı ne...>>


Karlarını Fakirlere Yağdırdın

Gözlerin kör ola yalancı dünya
Karlarını fakirlere yağdırdın
Zenginimiz gider tatile aya
Zarlarını fakirlere yağdırdın

Değişmedi kurulalı bu huyun
Ağası bitmiyor bizim bu köyün
Böyle gitmez bozulmalı bu oyun
Şerlerini fakirlere yağdırdın

Eşit geldik çırılçıplak efendi
Haksızlık zorbalık insanı yendi
Kul hakkı yiyenler köşeyi döndü
Torlarını fakirlere yağdırdın

Çok plan kuruyor planı boşa
Bunca ayrım yaptın olanı boşa
Gözü doymazların talanı boşa
Harlarını fakirlere yağdırdın

İHALSÎ dürüstlük etmiyor para
Beyler hep oturmuş olanca vara
Bir türlü yoksula gelmiyor sıra
Zorlarını fakirlere yağdırdın...>>


Kendi İçinde

İnsanı insanda hikmeti Hakk’ta
Okudum öğrendim kendi içinde
Anladım ki deva değil uzakta
Yaranın merhemi bendi içinde

Kendini kendinin içinde ara
Hükmetse dünyada olanca vara
Çekilir tüm canlı nefsiyle dâra
Acizliği vardır fendi içinde

Ne güzellik varsa sen insanda say
Ruhu güzellikle edince kalay
Ya güneş olur ya da dolunay
Masumluk mağruru yendi içinde

İnsanın özünde Kâbe kapısı
Muhammet edebi alsa hepisi
Benzemez bir şeye köşkü yapısı
Gül yürekler girip döndü içinde

İnsandaki sırrı çözersen sen de
İçindeki derya yüzersen sen de
İHLÂSÎ'm yol bulup gezersen sen de
Nice kor ateşler söndü içinde...>>


Kısmet Değilse

Kimisi ummanın içinde olsa
Damla nasiplenmez kısmet değilse
Kimisi bitmeyen varlıkla dolsa
Zerre dahi yenmez kısmet değilse

Başucuna gelse dağlar dikilse
Gök yarılsa şu kara yer sökülse
Gani gani nimet taşsa dökülse
Boğazından inmez kısmet değilse

Gece gündüz bitmez ırat biçilse
Hazinenin kapıları açılsa
Sığmayıp da yeryüzüne saçılsa
Bu çark sana dönmez kısmet değilse

Sis içinde derya suyu saklarken
Karanlığı sarı güneş aklarken
Gizli gizli rızk dağıtan yoklarken
Susar dilin denmez kısmet değilse

Katar olsam dost kervana katılsam
Sevgi olsam pazar pazar satılsam
İbrahim’ce ateşlere atılsam
İHLÂSÎ de yanmaz kısmet değilse...>>


Kış Dolanır

Hele gönlümün dağında
Gelir gider kış dolanır
Gözlerimin çanağında
Çağlar akar yaş dolanır

Bahar gelmez güzü bende
Hiç dinmeyen sızı bende
Silinmez bu yazı bende
Bende bensiz baş dolanır

Bazen yağdı bazen esti
Umudumu felek kesti
Bana imiş bütün kastı
Düzde gitsem taş dolanır

İHLÂSÎ’yim yan özüne
Dert bende bin bir düzüne
Baktım o yârin gözüne
İçerimde kaş dolanır...>>


Kim Bilir

Kim bilir kimde nasıl nerede doğacağım
Kim bilir hangi anne hangi baba yârdan
Kim bilir kim dikecek bahçede ağacımı
Kim bilir kimle vücut bulur etten duvardan

Kim bilir nerededir kimse bilemez köyüm
Kim bilir kaderimi ecelimi ey beyim
Kim bilir ölünce üstüme dökülen suyum
Kim bilir hangi göze ırmak hangi pınardan

Kim bilir hangi dağdan benim o mezar taşım
Kim bilir hangi tarla hangi başakta aşım
Kim bilir nerelerde nasıl dolaşır başım
Kim bilir hangi dua kurtarır beni dardan

Kim bilir hangi pamuk tarlasındandır bezim
Kim bilir avcı nasıl takipte sürer izim
Kim bilir bak nelere şahit olacak gözüm
Kim bilir cennetimi o gelecek bahardan

Kim bilir ki kısmetimi gaip nerede saklı
Kim bilir o gördüğün görünenden çok farklı
Kim bilir düz dediğin bütün yollar zikzaklı
Kim bilir özüm yanar içimdeki buhardan

Kim bilir ben ne zaman ne ile güleceğim
Kim bilir kaç badire geçip de geleceğim
Kim bilir bir sivilce bir marazla öleceğim
Kim bilir düşeceğim uçurumdan ya yardan

Kim bilir ki beyaz süt, yeşil çimenden ottan
Kim bilir ki hücremi tel tel örerken etten
Kim bilir kanımdaki kızıl nasıl yakuttan
Kim bilir ki sırrımı muammalı ikrardan

Kim bilir kim omuzlar kim tutar tabutumu
Kim bilir ki bendeki var olan sübutumu
Kim bilir yüreğimde yaşayan mabudumu
Kim bilir soluduğum nefesim yanan hardan

Kim bilir bu İHLASÎ durmadan O’na koşar
Kim bilir sığmam kabre ceset kabirden taşar
Kim bilir hangi ağaçta şu an salım yaşar
Kim bilir hangi hızar biçer meşe çınardan...>>


Köle mi

Hele şu dünyanın çarkı devranı
Mutlu mesut gibi düzülür durur
Arsız yükü tutmuş yürür kervanı
Doğru kaderine üzülür durur

Kimisi ağadır kimisi paşa
Cahil Yaradan’la yarışır haşa
Nicesi muhtaçtır bir kaşık aşa
Gözlerinden yaşlar süzülür durur

Kimine felek de bindikçe biner
Kimine değirmen döndükçe döner
Sultan Süleyman’da yoktur bu hüner
Kimisi bu çarkta ezilir durur

Garibana baştan kırmış kalemi
Bazısı doymuyor versen âlemi
İHLÂSÎ bir insan size köle mi
Şecereme suçlar yazılır durur...>>


Köleyim Ben

Benliğimi yıktım attım bendimde
Öleyim ben insanlığın yoluna
İbret aldım hep aradım kendimde
Çileyim ben insanlığın yoluna

Ateşlerde yaksanız da gücenmem
Kem göz ile baksanız da gücenmem
Bin bir derde soksanız da gücenmem
Laleyim ben insanlığın yoluna

Dünya sizin bense benim fakirce
Olmayacak hiçbir kinim fikirce
Ölçemezsin boyum enim zikirce
Hâleyim ben insanlığın yoluna

Kötülükle şerden uzak durarak
Çıkmayacak kirden uzak durarak
Adaletsiz yerden uzak durarak
Kaleyim ben insanlığın yoluna

Eşe dosta selam olsun özümden
Hak yoluna yaş dökülsün gözümden
İHLÂSÎ'yim dönmem artık tezimden
Köleyim ben insanlığın yoluna...>>


Körü Körüne

Bir zaman devranı sürersin amma
Geçicidir kanma körü körüne
Güzelin koynuna girersin amma
Benimdir sanma ha körü körüne

Benliğine kanıp benim sansan da
Sonunda terk eder canan da can da
Baki değil imiş dünya insanda
Varına aldanma körü körüne

Harun ile Karun mala takıldı
Süleyman taht kurdu tahtı yıkıldı
Havada uçanlar yere çakıldı
Bu acıya banma körü körüne

Kimisi varlıkla şad oldu nice
Kimisi yoksuldu tütmezdi baca
Güvenme faydasız başında taca
Boşuna bağlanma körü körüne

İHLÂSÎ der kaçar ağzının tadı
Varlığın da vardır elbet miadı
Bir sala okunur söylenir adı
Mezarında yanma körü körüne...>>


Kötülük

Dostum dediğini koysan eleğe
Salla hele üstte kaçı kalıyor
Elenip dökülür hepsi dibine
Bin tanede ancak üçü kalıyor

Zarar gelmez sana hakiki mertten
Sırtını dönsen de vurmaz ki sırttan
Yüzüne gülse de konuşur arttan
Kafasını örtse kıçı kalıyor

Toplaşırlar iyi günde yemeye
Dikkat etsen içindeki sem’eye
Dil bile utanır adam demeye
Dışı bozuk kinli içi kalıyor

Dene ister isen yüzüne bakma
Senden kötü yoktur hazırdır tekme
Fırsatçı kişinin derdini çekme
İyiler gidiyor piçi kalıyor

Olmazsa başlarlar çamur atmaya
Ne söylesen mecbur kalır yutmaya
Erkek dersin sanki Ayşe Fatma’ya
İnsanlık ölürken hiçi kalıyor

Her tecrübe doğar bir kötülükten
Deneyen kazanır zar kötülükten
BEKİR diyor uzak dur kötülükten
Özde insanlığın tacı kalıyor...>>


Kucakladım Şu Koskoca Dünyayı

Kucakladım şu koskoca dünyayı
Sardım sarmaladım özden içeri
Gerdim hedefine tuttuğum yayı
Baktım menziline gözden içeri

Bile bile bu canımı ezdirdim
Gözlerimden kanlı yaşlar süzdürdüm
Kuzu ile kurdu birlik gezdirdim
Benim muhabbetim sözden içeri

Kimine kundağım kimine beşik
Kimine gün oldum kimine ışık
Kimine kapıyım kimine eşik
Benliğimi yıktım bizden içeri

Aşkın ateşiyle yandım dağlandım
Kaç badire geçtim kaç gez ağlandım
İnsan oldum insanlığa bağlandım
Ömrümün harmanı yazdan içeri

Bazen Ali gezdim bazen da veli
Muhammet’tir tüm Âdem’in evveli
İHLÂSÎ’yim gezdim yedi düveli
Gani gani varlık azdan içeri...>>


Kul incitti Felek Ezdi

İnsan oldum bu dünyada
Kul incitti felek ezdi
Dert bağladım ada ada
Kul incitti felek ezdi

Yorgun deli gönlüm yorgun
Ruhum bedenime dargın
Dost elinden yedim vurgun
Kul incitti felek ezdi

Gülü tuttum diken battı
Arkamızdan kaçı attı
Güvendiğim dostum sattı
Kul incitti felek ezdi

Adil oldum hakka uydum
Kurt ile kuzuyu yaydım
Her sureti adam saydım
Kul incitti felek ezdi

Mihmandar oldum mihmana
Sığdırmadılar cihana
Aradılar hep bahane
Kul incitti felek ezdi

İHLASÎ aktım duruldum
Çeke çeke ben yoruldum
Kaç kez sırtımdan vuruldum
Kul incitti felek ezdi...>>


Bu bölümde toplam 350 adet Ozan İhlasi şiiri bulunmaktadır.

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14

 

 



anasayfa l notalar l sözler l bağlama l hikayeler l gönül verenler
halk müziği l ozanlar l yazılar l kitaplık l konser-tv l linklerimiz l görüşleriniz

Herhangi bir konuda yazışmak için: turkuler@turkuler.com