1956 yılında Oltu'da doğdu. İlk ve ortaöğrenimini orada tamamladı. Küçük yaşlardan beri öğrenmeye başladığı aşıklık geleneği, yörenin birçok aşığının da etkisiyle şiir yazmaya, türkü söylemeye dönüştü.
1972'de gittiği Almanya'da, Maden Meslek Okulu bünyesinde eğitim gördü.
Ozan Polatoğlu, şiirlerinde sevgi, özlem, gurbet ve tasavvuf gibi çok çeşitli konuları işlememektedir. Son dönemde, birçok konunun yanında, Türkiye'den Almanya ve öteki Avrupa ülkelerine göçün öyküsü niteliğindeki şiirlere ağırlık vermektedir.
Özellikle Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde konserler veren Polatoğlu, Türkiye'deki birçok yarışmada birincilikler de olmak üzere değişik ödüller aldı.
Bugüne dek 11 kaset hazırlayan Ozan Polatoğlu'nun, değişik konulardaki yazı ve şiirleri,
incelemeleri çeşitli gazete, dergi ve araştırmalarda aktarıldı.
Konserlerinin yanında, halk şiiri ve müziği üzerine çeşitli seminerlere de katılan Polatoğlu, şiirlerinin bir bölümünü, "Düşmeyen Bayrak" (1978), "Gönlümü Dinlerken" (1988) ve "Göç Göç Oldu" (1996), "Burası Feşmekistan" (2000) ve "Söz İkliminde" (2000) adlı kitaplarda topladı.
Ayrıca yayına hazırlanmış kitap çalışmaları bulunmaktadır.
|
Bu Sıra
Rüzgara kapıldı dalım budağım
Sandal da su tutar oldu bu sıra
Sudan tat almıyor dilim dudağım
Sabır taşı yutar oldum bu sıra
Ölçüye vurmak zor emeği teri
Her sözü demek zor gelse de yeri
Diken batardı ya eskiden beri
Güller bile batar oldu bu sıra
Polatoğlu bir devrandır dönüyor
Sevmeyenler sevenleri kınıyor
Gönül vefa diye diye yanıyor
Çok alıngan beter oldu bu sıra
Çare mi Var
Bir yol düşün benim gönlüm
Ecel için çare mi var
Yıl üstüne yıl yaşasan
Tükenmeyen süre mi var
Bir sabaha bir akşama
Bir gamdan öteki gama
Şad olmak istersin amma
Elalemden sıra mı var
Can canandan bölünmüyor
Yollar uzak gelinmiyor
Dikensiz gül bulunmuyor
Değişmez bir töre mi var
Polatoğlu bükülüyor
Yaprak daldan dökülüyor
Başa gelen çekiliyor
Çekilmedik yara mı var
Gelir
Dalgın dalgın bakar durur gözlerim
Bir ses duysam sanırım ki yar gelir
Bilmem neyi arar neyi özlerim
Su içinde suya yanmak zor gelir
Bahar gelir geçer bir tek gül vermez
El uzatsan umdukların el vermez
Yürü desen zalim felek yol vermez
Geri dursan yiğitliğe ar gelir
Polatoğlu bir arzu var içimde
Tarif olmaz izah olmaz biçimde
Bazen kaybolurum zerre içinde
Bazen dünya tek başıma dar gelir
Gidiyor
Kendine gel deli gönül kendine
Zamane başını almış gidiyor
Akıl ermez bu feleğin işine
Evvel ahir böyle gelmiş gidiyor
Aynalar gülerken insana önce
Sonra alay eder inceden ince
Bugün açılırken yeni bir gonca
Dün açılan çiçek solmuş gidiyor
Gurbeti tarife yetmiyor sözler
Gönül bu illa da yurdunu özler
Oltu ırmağını arayan gözler
Ren'in sularına dalmış gidiyor
Birgün tesellide birgün mihnette
Her nimetin külfeti var elbette
On beşimde geldiğim bu gurbette
İşte yirmi sene dolmuş gidiyor
Yaraları saklı iken derinde
Tebessüm eylerdi yerli yerinde
Yağmurlu rüzgarlı günün birinde
Derler Polatoğlu ölmüş gidiyor
Saklıyorum Aşkımı
Elbet bir Leyla'ya Mecnun'um amma
Çölden bile saklıyorum aşkımı
Yıktım feryadımı suskunluğuma
Dilden bile saklıyorum aşkımı
Bahçesinde kuruduğum bilmiyor
Ateşinde eridiğim bilmiyor
Gayesiyle yürüdüğüm bilmiyor
Yoldan bile saklıyorum aşkımı
Uyandıkça artan uykularım var
Benliğimi aşan duygularım var
Kerem derler deyu kaygularım var
Külden bile saklıyorum aşkımı
Gözümün yaşını kimse görmesin
N'olur sır dünyama kimse ermesin
Halimi canana haber vermesin
Yelden bile saklıyorum aşkımı
Figanım aleme yayılır diye
Derdim şikayetten sayılır diye
Dikenden çektiğim duyulur diye
Gülden bile saklıyorum aşkımı
Polatoğlu bir söz diyemiyorum
Yandığım aleve doyamıyorum
Saz beni ben sazı oyalıyorum
Telden bile saklıyorum aşkımı
Güzel
Nedir bu gizli hal nedir bu esrar
Hayalin aklımdan çıkmıyor güzel
Gözlerinin beni yaktığı kadar
Alevler közleri yakmıyor güzel
Sana bağlanalı kaldım avare
Vuslatsız hasrete var mıdır çare
Gönlüm gül yüzüne baktı bir kere
Daha başkasına bakmıyor güzel
Bir ilk tebessümdü bir son gülüştü
Bir solgun hatıra albüme düştü
Ağlamak sızlamak kalbime düştü
Gayri gözümden yaş akmıyor güzel
|
|
Sevdiğim
Şafaklar atsa da doğsa da güneş
Bahtın yolu açılmıyor sevdiğim
Beklemek de ateş vuslat da ateş
Bu yanıştan kaçılmıyor sevdiğim
Her deminde gönül seni soruyor
Çilenin üstüne hayal kuruyor
Duygu yürüyünce fikir duruyor
Kara aktan seçilmiyor sevdiğim
Arzu tazelenir rüzgar esende
Esiyor bir rüzgar beklemesen de
Öyle bir sevda ki geçtim desen de
Geçilmiyor geçilmiyor sevdiğim
Geliyorum
Umut ettim girdim yola
Sana doğru geliyorum
Sevgin ile dola dola
Sana doğru geliyorum
Dünleri bıraktım dünde
Yeniden oldum bugünde
Aradığım hayat sende
Sana doğru geliyorum
Ne söylersen söyle beni
Yıllar etti böyle beni
Böyle kabul eyle beni
Sana doğru geliyorum
Polatoğlu vuslat bekler
Açalı gerçek çiçekler
Tükendi tozpembe renkler
Sana doğru geliyorum
Kardaş
Dünya dünya diye tanıtılır da
Dünyalık ameller işlenir kardaş
Varoluş gayesi unutulur da
Ne acayip şeyler düşlenir kardaş
Kuvvetlinin devran sürdüğü yerde
Haklının mahzunca durduğu yerde
İnkarın itibar gördüğü yerde
Elbette ki iman taşlanır kardaş
Baharlar bağ bostan bitire dursun
Çiçek açıp meyva yitire dursun
Her bayram bir sevinç getire dursun
İnsan günden güne yaşlanır kardaş
Ölçü ne sevinçte ne de tasada
İbret var yaşanan bunca kıssada
Akıllar helalden yana olsa da
Nefisler haramdan hoşlanır kardaş
Ne fayda yoldaştan sırdaştan yardan
Polatoğlu mümin gitmeli burdan
Hayatın ölümle bittiği yerden
Sonsuz bin aleme başlanır kardaş
Gurbetin
Akşam oldu gün dağlardan çekildi
Değişti çehresi yüzü gurbetin
Hayallerim birer birer döküldü
Yalanmış ikrarı sözü gurbetin
Hasret canan oldu vuslat can oldu
Duygu duygu eridiğim an oldu
Yürek yufkalaştı alıngan oldu
Gayrı çekilmiyor nazı gurbetin
Polatoğlu rahat huzur koymadı
Feryadıma aldırmadı duymadı
Civan gençliğimi yedi doymadı
Bilmem canımda mı gözü gurbetin
Gelir
Dalgın dalgın bakar durur gözlerim
Bir ses duysam sanırım ki yar gelir
Bilmem neyi arar neyi özlerim
Su içinde suya yanmak zor gelir
Bahar gelir geçer bir tek gül vermez
El uzatsan umdukların el vermez
Yürü desen zalim felek yol vermez
Geri dursan yiğitliğe ar gelir
Polatoğlu bir arzu var içimde
Tarif olmaz izah olmaz biçimde
Bazen kaybolurum zerre içinde
Bazen dünya tek başıma dar gelir
Güzel Dost
Işık ışık bütün gece boyunca
Seni gördüm seni gördüm güzel dost
Gördüm amma göremedim doyunca
Yine seni sana verdim güzel dost
Gönül düştü düşte neler düşlüyor
Hüzünlerim içten içe işliyor
Sızılarım benden sonra başlıyor
Ben değilim benim derdim güzel dost
Özümün farkına varıyor oldum
Alevi alevle sarıyor oldum
Yandıkça yanmayı arıyor oldum
Sevda iklimine girdim güzel dost
Gönül duygusuyla oluyor kail
Sabır da artıyor arttıkça meyil
Sevginin esrarı vuslatta değil
Nihayet bu sırra erdim güzel dost
|