1936 yılında Sungurlu’nun Kemallı
köyünde doğdu. Asıl adı Bektaş Yegioğlu’dur. Aşıklık
geleneğine ve şiire küçük yaşlarda ilgi duymaya başladı. Bu konuda
özellikle babasının yardımı oldu. 12 yaşında bağlama çalmayı
öğrendi. Öncelikle cemlerde zakirlik yaparak kendini geliştirdi.
Pir Sultan, Şah Hatayi ve Kul Himmet gibi önceki
yüzyıllarda yaşayanların şiirlerinin yanında, köylerine gelip giden
aşıkların deyişlerini de öğrendi. Özellikle Haydar Ali adlı aşığın
bağlama çalışından çok etkilenen Yarebülbül, zamanla kendi
şiirlerin de yazmaya ve söylemeye başladı.
Babasının ölümünden sonra Sungurlu’ya göçtü. Ancak birkaç yıl sonra
Almanya’ya gitti. 1982 yılında yeniden Sungurlu’ya dönerek yaşamını
orada sürdürmeye başladı.
Aşık Yarebülbül’ün şiirleri çeşitli gazete, dergi ve araştırmalarda
aktarıldı.
Aşık Yarebülbül’e ilişkin Gürani Doğan tarafından hazırlanan »Aşık Yarebülbül, Yaşamı ve Şiirleri« (2002) adlı bir araştırma
bulunmaktadır.
Aşık Yarebülbül Web Sitesi
http://home.arcor.de/yarebulbul
|
Erenler
Dost ziyaret edip sohbet etmeyi
Gönül arzeyledi geldik erenler
Arzu ettik dost bağında ötmeyi
Gonca gonca güller bulduk erenler
Şükür hakka dost evine eriştik
Bacı kardeş kaynaşıp da karıştık
Özlem ile kucaklaşıp görüştük
Şad-ı hürrem olup güldük erenler
Pire bağlı ikrarımız ipimiz
Biz talibiz yol oğluyuz hepimiz
Ne mutlu mihmana açık kapımız
Hatır sorup gönül aldık erenler
Evvela sıhhattir her işin başı
Kanaat yok eder gönülden kışı
Bitmesi mümkünsüz dünyanın işi
Şu felekten birgün çaldık erenler
Yarebülbül ne ararsan özde var
Bu gönüldür ipek atlas bez de var
Saygı sevgi ilim irfan sizde var
Bir bahr-i ummana daldık erenler
Var mı
Göz nedir gönül ne can ne canan ne
Say bakalım gönül bildiğin var mı
Mezhep ne kitap ne din ne iman ne
Ademden bir ibret aldığın var mı
Neye aşık oldun aşkı bildin mi
Bülbül gülün müdür gül bülbülün mü
Yolun mu evladır yoksa halın mı
Acep itilafta kaldığın var mı
Kimden ne öğrendin kimdir üstadın
Hakta muradın ne neler istedin
Kime yar diyorsun kime dost dedin
Ser verip yolunda öldüğün var mı
Yarebülbül’üm der insanlık baki
Boşuna arama havada hakkı
Var ademin aslı olmuyor yoku
Kuru gölden kabın dolduğu var mı
Olmamalı
Muhammet Ali’ye talibim diyen
Muhibin özünde şer olmamalı
Hak deyip musahip gömleğin giyen
Bu yolun yolcusu kör olmamalı
Sabırla kanaat her ilmin başı
Sabreder yoluna yürüyen kişi
Koğu gıybet kibir iblisin işi
Gönülde bunlara yer olmamalı
Evliyanın yolu bağlıdır öze
Eğer talip isen doğru gel ize
Kin kibir hırs tamah yakışmaz bize
Bir talip de bunlar var olmamalı
Talip yola sahip çıkabilmeli
Nefsin kalesini yıkabilmeli
Yedi boyunduruk çekebilmeli
Gerçekten bir talip tor olmamalı
Yarebülbül’üm der anla sözümden
Yürüyelim Ehl-i beytin izinden
Şah talibi bir yolcunun özünden
Zerre-i miktarca kir olmamalı |
|
Sohbet Edelim
Gelin ey erenler bugün burada
Daldıra daldıra sohbet edelim
Kibir kaynaşmağa engel arada
Kaldıra kaldıra sohbet edelim
Biz insanız ikrar olsun ipimiz
İnsanlığa açık olsun kapımız
Kini kibri hırsı nefsi hepimiz
Öldüre öldüre sohbet edelim
Aziz dostlar hazır olun eyleme
Başlasın aşk ile coşup çağlama
Aşıklara deyiş düvaz bağlama
Çaldıra çaldıra sohbet edelim
Bu fani dünyanın bitmez işleri
Arıtalım gönüllerden taşları
İçtiğimiz meyden kalan boşları
Doldura doldura sohbet edelim
Yarebülbül’üm der hırsı öldürüp
Aramızdan ikiliği kaldırıp
Mümkünse sevene murat aldırıp
Güldüre güldüre sohbet edelim
Ben
Eğer adem isem ben buyum işte
Sanmayın ki birşey bilmeyenim ben
Öyle bir Gülüm ki baharda kışta
Ezeli ebedi solmayanım ben
Madde-i haktandır cesedim canım
Değişim içinde geçiyor günüm
Gidenler ben idim gelenler ben im
Her zaman var idim ölmeyenim ben
Hesabı mümkünsüz zamandan geçtim
Aşk ile kaynadım ateşler saçtım
Devirler kapattım devirler açtım
Hemen bir kararda olmayanım ben
Yar yar diye kumlu çölde yelenim
Çileler çekenim murat alanım
Bu çarkı devranım gidip gelenim
Bir damla esilip dolmayanım ben
Bir nesne yok Yarebülbül olmayan
Hepisi de benim bilen bilmeyen
Sayıya ölçüye uygun gelmeyen
Tafsilatı mümkün olmayanım ben
Biliyorlar
Gerçekler sözü yerine
Düzmesini biliyorlar
Mana verip herbirine
Süzmesini biliyorlar
Düşmezler aşkın ağına
Çıkmazlar benlik dağına
Girmişler irfan bağına
Gezmesini biliyorlar
Tanıyorlar gören gözü
Görüyorlar laik özü
Hal ile gönüle yazı
Yazmasını biliyorlar
Yari aramışlar elde
Çile çekmişler bu yolda
Nehirde denizde gölde
Yüzmesini biliyorlar
Yarebülbül sözüm sayı
Hak ademde insan iyi
Sırla dolu her noktayı
Çözmesini biliyorlar |