ana sayfa
türkü sözleri
türkü notaları
türkü hikayeleri
gönül verenler
bağlama-nota
ozanlarımız
halk müziği
konser-tv
kitaplık
yazılar
sözlük
arşiv
linklerimiz
görüşleriniz
site içinde ara

Güncellemelerden haberdar olmak için
e-mail listemize üye olunuz. 

İsim: 
E-mail: 
            
 


    
KARACAOĞLAN ŞİİRLERİNDE SAZ**

Hakan TATYÜZ *
 

    Bilindiği gibi halk çalgıları halkın yaşama biçimlerine göre şekil ve biçim kazanmıştır. Bazı bölgelerde büyük boy çalgılar kullanılırken bazı bölgelerde ise bunun tam tersine küçük boy çalgılar kullanılmaktadır. Türklerin en eski yaşama biçimi olan konargöçer yaşama biçimi yani yazın yaylalara kışa doğru ise rakımı daha düşük olan ve geçim kaynağı daha çok hayvancılık olan tarz, geçmişte olduğu gibi günümüzde de Anadolu’nun birçok bölgesinde görülmektedir. Bu tür bir yaşama biçiminin gereği olarak da cura, sipsi, kaval, çeşitli ritm çalgıları vb. küçük boy çalgılar bu hayat tarzının çalgıları olmuştur. Karacaoğlan, Dadaloğlu, Köroğlu, Emrah gibi halk ozanları ise bilindiği gibi gezici bir yaşam biçimine sahip olan halk ozanlarıdır. Bu ozanlar şiirlerini sazları eşliğinde söyledikleri için saz bu ozanların yaşama biçimlerinde özel bir yere sahiptir. Devamlı gezgin olduklarından dolayı bu ozanların sazlarının taşınması kolay olması için boylarının küçük olması muhtemeldir. Karacaoğlan’ın devamlı gezdiğini ise şiirlerinden anlamak mümkündür. Karacaoğlan’ın bağlama ailesinin en küçük boylu sazı olan cura sazını çaldığını aşağıdaki dörtlükten de anlaşılmaktadır.

Deniz kenarında mecnun gezerken,
Elime bir cura saz ıras geldi.
Nice şükretmeyim Bâri Hüdâ'ya,
Şahan arar iken baz ıras geldi.

Karacaoğlan’ın şiirlerinde fazla olmasa da saz veya başka çalgıların adı geçmektedir. Saz bilindiği gibi aynı zamanda çalgıların genel adıdır. Fakat Karacaoğlan’ın şiirlerine konu olan saz, bağlama ailesine halkın vermiş olduğu genel bir isimdir. Karacaoğlan şiirlerinde saz ile diğer çalgıları ayrı tutmuştur.


Sarıçiçek sarvan kurmuş naz ilen,
Âşıklar da keman ilen, saz ilen.
On beşinde yeni yetme kız ilen,
Seni yaylamanın zamanı dağlar.

Bir başka şiirde ise;

Santur mu istersin, saz mı istersin?
Ördek mi istersin, kaz mı istersin?
Tomurcuk memeli kız mı istersin?
Ben senin derdini çekemem gönül.

Başka bir şiirinde ise;

Avlusunda öter kumrular, kazlar,
Çalınır ötede çalgılar, sazlar.
Zülfü top top olmuş gelinler, kızlar,
Bizim de davamız görülsün bugün.


Karacaoğlan’ın sazı bugün bilinen bağlama türü telli bir çalgıdır. Bunu ise şu şiirden anlıyoruz.

Karac'oğlan yari ünler,
Acı tatlı geçti günler.
Türkmen kızı diye inler,
Sazın telleri telleri.

Başka bir şiirinde ise;

Karac'oğlan der ki: Belim büküldü,
Ağzımın içinde dişim döküldü,
Nuh Nebî'nin haddesinden çekildi,
Saz çalmayan tel kadrini ne bilir?

Buradaki önemli konulardan birisi de Karacaoğlan’ın sazının perde yapısı veya perde sayısıdır. Her şeyden önce Karacaoğlan’ın sazının perdeli olduğunu söylemek gereklidir. Çünkü 14.yy dan itibaren kopuza perde bağlanmaya başlanmış ve kopuz adı yerine perdelerin bağlanmasından dolayı artık bağlama denilmeye başlanmıştır. Ayrıca Karacaoğlan’ın şiirlerinde kopuz adının hiç geçmemiş olması da bu düşünceyi doğrulamaktadır. Diğer bir konu ise aşağıdaki şiirde de görüleceği gibi Karacaoğlan’da bir düzen bilgisinin olduğu görülmektedir. Düzen bağlamada akort karşılığı kullanılan bir kavramdır. Bağlamada akort olabilmesi için perdelerin olması gereklidir. Ayrıca bunu aşağıdaki şiirden de anlamak mümkündür.

Karac'oğlan der ki: Olaydı sözüm,
Ayağın altına türaptır yüzüm,
Kırılmış perdesi, çalmıyor sazım,
Sazlar düzen tutmaz, teller perişan.


Aşağıdaki şiirlerde geçen “Alışkın” veya “Tel alışkın” ifadesi de akort bilgisinin olduğunu göstermektedir;

Odanda çalınır alışkın sazlar,
Kız seni görünce yüreğim sızlar.
Başıma toplanmış gelinler, kızlar,
"Şu bizim davamız görülsün!" diye.

Başka bir şiirde ise;

Şahanım var, bazlarım var,
Tel alışkın sazlarım var.
Yâre gizli sözlerim var,
Diyemiyom ele karşı.



Fakat Karacaoğlan’ın sazı acaba kaç perdeli idi? Ve perde yapısı nasıldı? Bu konu ile ilgili Karacaoğlan’ın şiirlerinde bir bilgi bulunmamakla birlikte Karacaoğlan’ın yaşadığı 17.yy.da yukarıda da anlatıldığı gibi kopuza perde bağlanmıştır ve perde sayısı günümüze doğru gelen süreçte artış göstermiştir. Günümüzden 80-100 yıl önceki bağlamalara bakıldığında ise başta Karacaoğlan’ın yaşadığı coğrafyalardan biri olan Çukurova bölgesindeki bağlamaların perde sayısının 6 ile 10 arasında değişebildiği görülmektedir. Bu bağlamaların perde yapısında günümüzde olduğu gibi çeyrek sesler bulunmamaktadır. Bu bağlamaların perde yapısı yarım ve tam seslerden oluşan “Tampere” sisteme yakın bir yapıdadır. Bu bilgilerin ışığında Karacaoğlan’ın curasına benzerlik açısından en yakın olabileceğini düşündüğümüz bir curayı 28-30 Mayıs 2010 tarihleri arasında Osmaniye ilinin Düziçi ilçesinde düzenlenen “13.Altın Saz Ödüllü Karacaoğlan Âşıklar Bayramı” sırasında Âşık Karayiğit Osman’ın(Osman İper) elinde gördük. Âşık Karayiğit Osman aynı zamanda 1936 yılında ünlü müzikolog Bela BARTOK’un bölgede yapmış olduğu araştırmalar sırasında derleme çalışması yaptığı “Kır İsmail” in de çırağıdır.

Âşık Karayiğit Osman
Foto №1 Âşık Karayiğit Osman (Osman İper). Fotoğraf Karacaoğlan’ın yaşadığı rivayet edilen Düziçi ilçesinde 29.05.2010 tarihinde çekilmiştir.

Âşık Osman bu curayı 1964 yılında Düziçi’ne bağlı Diyarfaslak köyünde yaşayan 90 yaşındaki Âşık Hüseyin’den aldığını, onunda gençliğinde Kahramanmaraş’a bağlı Türkoğlu ilçesinin Karalar Köyünde yaşayan 80-90 yaşlarındaki bir âşıktan aldığını söylemektedir. Buradan da Aşık Osman’ın çalgısının yaklaşık 200 yıllık bir çalgı olduğu anlaşılmaktadır. Âşık Osman bu sazın yörede bilinen diğer isimlerinin “Baltasaz” ya da “Damdıra” olduğunu, teknesinin dut, göğüs kapağının çam, sapının da ardıç ağacından yapıldığını,3 telli,13 perdeli ve perdelerin bağırsaktan yapılmış olduğunu, perdenin yöredeki diğer isminin de “Çivi” olduğunu ifade etmektedir. Âşık Karayiğit Osman’ ın curasını incelediğimizde alttaki iki çelik telin bir tanesini 0,18mm diğerini 0,20mm en üstteki tek teli de 0,30mm olarak tespit ettik. Bu tellerden alt ikisini LA sesine üst teli ise Mİ sesine akortlamaktadır. Âşık bu tellerden alt ikisine aynı anda basarak ezgi çaldığını ve üst teli de dem sesi elde etmek için kullandığını söylemektedir. Âşık Karayiğit Osman; Karacaoğlan, Köroğlu ve Âşık Garip makamlarını sazı ile çalıp söylemektedir.

Üç Telli Balta Saz
Foto №2 Üç Telli Balta Saz’ın ön kısmından görünüşü. (29.05.2010)

Üç Telli Balta Saz
Foto №3 Üç Telli Balta Saz’ın yan kısmından görünüşü (29.05.2010)

Karacaoğlan Anadolu’da çok bilinen ozanlardandır. Çünkü ozan ve âşık olarak bilinen bu saz şairleri gezici oldukları için birçok bölgede görülmüş ve tanınmışlardır. Bununla birlikte bu tür ozanlar halkın duygularını dile getirip onların tercümanı olması nedeni ile bir halk kahramanı gibi değerlendirilmiş ve gittikleri her yerde halk bunlara sahip çıkmış ve kendilerinin bir parçası gibi görmüşlerdir. Aynı zamanda Karacaoğlan, şiirlerindeki üslup, dil ve içerik bakımından kendisinden sonra gelen birçok ozanı da etkilemiştir. Bu sebeple kendisinden sonra gelen birçok ozanın da “Karacaoğlan” mahlasını kullandığı görülmektedir.

Görüldüğü gibi bağlama türü çalgılar çok eskilerden günümüze kadar çeşitli şekil ve boyları ile halk ozanlarının elinde halkın derdini anlatmada birer araç olmuştur. Bu kültür unsurları geçmişin müzik yapısı, ses sistemi, ezgi yapısı, tel yapısı, halk çalgıları gibi müzik kültürü ile ilgili birçok özelliği veya bilgiyi günümüze aktarma bakımından da önem taşımaktadır. Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ulu önder Atatürk’ün de belirttiği gibi; “Efendiler şu gördüğünüz sazın telleri arasında bir milletin kültürü dile geliyor. Bu küçük sazın bağrından kopan nağmeleri bu istikamette geliştirmeye kıymet verilmelidir” düşüncesi, konu ile ilgili önemi yeterince açıklamaktadır.


KAYNAKÇA

1. BAŞGÖZ, İlhan (1977), Karac’oğlan, Bahar Mat.,Cem Yayınevi, İstanbul.
2. EKİCİ, Savaş (2006), Bağlama Eğitimi Yöntem ve Teknikleri, Yurt Renkleri Yayın Evi, Ankara.
3. ERGUN, Saadettin Nüzhet. (?). “Karacaoğlan Hayatı ve Şiirleri”, İstanbul Maarif Kitaphanesi, 21.Baskı, İstanbul.
4. MAKAL, Tahir Kutsi (1977), Karacaoğlan, Toker Yayınları, İstanbul.
5. ÖZTELLİ, Cahit. (2008). “Karacaoğlan Yaşamı ve Bütün Şiirleri”, 13.Baskı, Özgür Yayınları, İstanbul.
6. SAKAOĞLU, Prof.Dr. Saim (2004), Karaca Oğlan, Akçağ Basım Yayım Pazarlama A.Ş. , Ankara.
7. SAYGUN, Ahmet Adnan (1952), Karacaoğlan Yeni Bilgiler- Bir Rıvayet Melodiler, Ses ve Tel Birliği, Doğuş Ltd. O. Matbaası, Ankara.
8. Kaynak Kişiler.
Adı:Âşık Karayiğit Osman (Osman İper)
Doğum Yeri: Osmaniye ili, Düziçi ilçesine bağlı Çitli Köyü
Doğum Tarihi: 1954
Mesleği: İnşaat ustası
Öğrenim Durumu: İlkokul



*) Gaziantep Üniversitesi, Türk Müziği Devlet Konservatuarı, Sanatçı Öğretim Elemanı.
**) Bu yazı daha önce Folklor Halk Bilim Dergisi (Cilt:7 Sayı 70,S.53-56 2010 Ekim) nde yayınlanmıştır.
 

 

 



anasayfa l notalar l sözler l bağlama l hikayeler l gönül verenler
halk müziği l ozanlar l yazılar l kitaplık l konser-tv l linklerimiz l görüşleriniz

Herhangi bir konuda yazışmak için: turkuler@turkuler.com