Ozan İhlasi Şiirleri 4
Canımdır Vatanım
Birisi bedenim biri örtüsü Canımdır vatanım canımdır bayrak Birisi anamdır birisi süsü Kanımdır vatanım canımdır bayrak
Sizi sevmek için çoktur nedenim Sende doğup sende ölüp gidenim Sanki yüreğimdir sanki bedenim Şanımdır vatanım canımdır bayrak
İkinizle başlar baharım yazım Hilalin yüzümdür yıldızın gözüm Vatan namahremim vatan son sözüm Dünümdür vatanım canımdır bayrak
Değmesin gülüne namertle kalleş Edirne'den Kars'a o cennete eş Ne cihan eşiniz ne gökte güneş Tan'ımdır vatanım canımdır bayrak
Varlığınız şeref adınız şanım Size halel gelse yoktur bir yanım İHLÂSÎ bin kere kurbandır canım Yönümdür vatanım canımdır bayrak...>>
Canlı
Hüve’l-Baki yaratan Hak Doğar canlı ölür canlı Dönüş O’nadır muhakkak Doğar canlı ölür canlı
Yeri göğü hep izlenir Çekirdekler filizlenir İçinde orman gizlenir Doğar canlı ölür canlı
Her bir işi ince ince Sıra gelir yaşlı gence Tohum toprağa düşünce Doğar canlı ölür canlı
Yaratıyor kat’i kesin Kıymeti var her nefesin Ölür iken çıkmaz sesin Doğar canlı ölür canlı
Biraz idrak biraz izan Larvada gizlenen o can Bir nutfeden olan insan Doğar canlı ölür canlı
Kabuğu tutandır zarı Yumurtada beyaz sarı Sinek böcek civciv arı Doğar canlı ölür canlı
Döl hücrede kana döner Gelir Hak’tan O’na döner Yeni baştan sona döner Doğar canlı ölür canlı
BEKİR ummanda damlaya Doğdun ağlaya ağlaya Gelen giderken Mevla’ya Doğar canlı ölür canlı...>>
Cehalet
İnsanlığa postu serdim sereli Cahiller taş vurdu ezdi cehalet Bağban olup dost bağına gireli Zalimler çok yordu üzdü cehalet
Ayrı gayrı bilmez şu benim özüm İnsanı seveli ağlıyor gözüm Doğruyu söyledim dokundu sözüm Hakkımda fermanı yazdı cehalet
Kimi güldü geçti benim yanımdan Kimisi bezdirdi tatlı canımdan Yobaz şüphe duydu hak imanımdan Bitmeyen bir yara azdı cehalet
Bu ayrılık kanatıyor yaramı Hüccet yazıp ton ediyor gıramı Uzak tuttum cahil ile aramı İkilik çarkında gezdi cehalet
Alevi de benim Sünni de benim Ehli beyit ile birdir bedenim Sevgi dini benim imanım dinim İHLÂSÎ ayrılık yazdı cehalet...>>
Cemre
Ezelden gönlüme iner bir cemre En güzel sevdaya döner bir cemre Eynime gizlenir siner bir cemre Erdemli yürekte yanar bir cemre Edalı aşığa konar bir cemre
Emelin hak ise derdine çare El aç dua ile uzan o yâre Emrinden ayrılma sarıl da pire Elenir elekten her varın yere Esmaül hüsna da pınar bir cemre
Engin bakmalı bakan pencere Esin olmalıdır cananı ere Eritir karları taşırır dere Emin yürümezsen düşüp bin kere Enine boyuna sınar bir cemre
Emsalsiz yapının bak temeline Emek ver hak yolda git emeline Emaneti vermeyesin kem eline En son İHLASÎ’nin bu cemaline Esrarlı daldan gül sunar bir cemre...>>
Çanakkale
Çanakkale sığmaz ki anlatsan da tarihe Kim derse ki anlattım, birisi eksik kalır Toplardan çıkan duman ulaşmıştı Merih’e Tüm şehidi anlatsam yarısı eksik kalır
Çanakkale geçilse, Haç- Hilali delmişti Düşmanlar birleşerek onun için gelmişti Çanakkale düşseydi, Türk İslam’ı silmişti Savaşını anlatsam gerisi eksik kalır
Sığar mı şehidimin bedeli bir şiire Cihana sığmayan can sığar mı ki kabire Kim bilir nasıl vakur gider iken Kebir’e Ötesini anlatsam berisi eksik kalır
Bir cinnet hali midir toprağı ıslayan kan Gök kubbede yankısı, okununca o ezan Mehmet’teki sevdayı var mı tartacak mizan Ölüsünü anlatsam dirisi eksik kalır
Nasıl anlatacaksın öleni on beşinde Kalmıştı sevgilisi nişanlısı peşinde Yandılar kavruldular cehennem ateşinde Ufağını anlatsam irisi eksik kalır
Yüz yıl geçti bilen yok bin yıl geçse çözülmez Toprak şehit bahçesi çiğnenerek gezilmez Her biri sur gibidir burcunda gül ezilmez Tarihini anlatsam serisi eksik kalır
İHLASÎ anlatılmaz Çanakkale mahşeri Gidenler parça parça dönmediler hiç geri Et kemikle yığılmış tabyaların her yeri Kemiğini anlatsam derisi eksik kalır...>>
Çare Söyle
Allı turnam dur bir hele selamım yâre söyle Arzuhalim açtım sana içimi yara söyle Geçti ömrüm beklemekten gözlerim yolda benim Bölük bölük olmuş de sen her yanım pare söyle
Tabiata bahar gelmiş mevsimimde hazan var Beni Mecnun'a çevirip kaderimi yazan var Bütün dünya senin olsa ahirette mizan var Çaresiz kalmışım ey yâr gel de bir çare söyle
Ahvalimi söyledim ben gözüm yoktur cihanda Yaradan’ın huzurunda mahşer günü divanda Çıktığımda arzumanım bulunurum beyanda İHLÂSÎ'yim sevdiğini çık aşikâre söyle...>>
Çek Diyorsun
Bir can verdin bin dert verdin Narin narin çek diyorsun Dertten derde beni sardın Bürün bürün çek diyorsun
Derdi yükledim dalıma Bak dünyada şu halıma Fırsat verdin hep zalıma Derin derin çek diyorsun
Hiç eksilmez bendeki gam Her çileme katmerli zam Meşakkatse o da tamam Yerin yerin çek diyorsun
Bir canım var sana tapu Yok ki gidem başka kapı Ne cismi var ne de çapı Görün görün çek diyorsun
Başka makam yok gidemem Seni şikâyet edemem Bundan sonra hiç de demem Serin serin çek diyorsun
İHLÂSÎ'yim doldum bu gün Ağır ağır soldum bu gün Belki bin kez öldüm bu gün Sürün sürün çek diyorsun...>>
Çocukken
Baba ocağından güzel köyümden Ayrılıp gurbete çıktım çocukken Sevgiden yoksundum bir de hasretle Yanarak yılları çektim çocukken
Sadık dostum kazma kürek olmuştu Yokluk beni diyar diyar salmıştı Anamdan babamdan beni almıştı Gariptim boynumu büktüm çocukken
Elimi koynuma sokup bağladım Hasret çekip yüreğimi dağladım Gizli gizli için için ağladım Ağlayıp gözyaşı döktüm çocukken
Bayramı unuttum toyu unuttum Sıla özlemiyle zehirler yuttum Sevdiğim her şeyi gönlümde tuttum Hayatın dilini söktüm çocukken
Bir sünger yatağı sırtıma sardım İnşaat inşaat çok iş arardım Çimento taşıdım çok harçlar kardım Harçlara ruhumu ektim çocukken
Yüreğime zalim gurbet dert eler Böyle geldi böyle geçti seneler Koyun kuzu gibi İHLÂSÎ meler Çaresiz diz üstü çöktüm çocukken...>>
Çok Okundum Çok Yazıldım Bilinmez
Ben benim içimde girdim dolaştım Bin elekten bir süzüldüm bilinmez Gezdim geldim yine bana ulaştım Çok bağlandım çok çözüldüm bilinmez
Belki defalarca öldüm dirildim Oturdum söküldüm kalktım örüldüm Yerde gezdim amma gökte görüldüm Çok konuldum çok ezildim bilinmez
Gidemedim bazı geri çekildim Eriyerek haddelerden döküldüm Gâhi tohum oldum gâhi ekildim Çok yapıldım çok bozuldum bilinmez
Kaç pazar kaç tezgâh aldı da sattı Kaç kez toprak beni kendine kattı Kaç dağdan kaç dağa yel beni attı Çok sevindim çok üzüldüm bilinmez
Sığamadım bir damlayken ummana Her saniye saat oldum zamana Dert içinde derde gittim dermana Çok okundum çok yazıldım bilinmez
Bakır mıyım altın mıyım neyim ben Bir içimlik bir nefeslik meyim ben İHLÂSÎ’yim ben hiçmişim deyim ben Çok görüldüm çok gezildim bilinmez...>>
Çöker Saniye Saniye
Elin kolun tutmaz eder Büker saniye saniye Farıdır da yatmaz eder Döker saniye saniye
Daralır göğüs kafesi Oturunca çıkmaz sesi Canındaki o nefesi Çeker saniye saniye
Yana düşürür kafanı Yere verirsin bir yanı Bedeninden tatlı canı Söker saniye saniye
Gözündeki fer çekilir Tane tane ter dökülür Diz kırılır bel bükülür Yıkar saniye saniye
Duman duman olur başın Bir köşede kalır na’şın Odunsuz yanar ataşın Yakar saniye saniye
İHLÂSÎ'nin hep kastına Oturur döşün üstüne Azrail’dir dostlarına Çöker saniye saniye...>>
Dağlıca
Dağlıca’nın dağlarında Kuşlar döner döner durur Hepsi gençlik çağlarında Teröristler asker vurur
O sarp dağlar ölüm kusar Güller kurur bülbül susar Karanlıkta pusu basar Teröristler asker vurur
Feryadımı duyun kullar Kıvrım kıvrım gider yollar Dağlar bize ölüm yollar Teröristler asker vurur
Güz gelince havalara Sis çökünce ovalara Şivan düşer yuvalara Teröristler asker vurur
Mayın gizli ölüm saçar Yüreklerde yara açar Toz dumanda kaldık naçar Teröristler asker vurur
Yaz gelmez ki buralara İHLASÎ’yim karalara Em olaydım yaralara Teröristler asker vurur...>>
Damla Gönlüm
Cahillerin meclisinden Ayrıl, hamsın demlen gönlüm Ehillerin meclisinden Sar yaranı emlen gönlüm
Çiğ olanın çiğdir işi Belli değil erkek dişi Lezzet vermez namert kişi Olanlara kemlen gönlüm
Arifle gez edin bilim Gittiğin yol olsun ilim Gider iken dilim dilim Bölse yine tümlen gönlüm
Bölük pörçük pare pare Durma çalış boş avare Yaslan dağdan büyük yâre Eteğinde çimlen gönlüm
Çirkef ile şaşkını seç Küfür varsa duyma da geç Gönüle gir gönülü aç Aşını ye yemlen gönlüm
Taşı taşır taş sırtında Dik yaşasın baş sırtında Terler BEKİR yaş sırtında Hak gölüne damlan gönlüm...>>
Dedim
Perişanım bak gideli Öldüm bittim bir güzele Mecnun gibi ettin deli Çölde gittim bir güzele
Gökte güneş sönsün dedim Nazlı yârim dönsün dedim Aradığım yönsün dedim Öyle yittim bir güzele
Coştum aktım hem çağladım Yarelendim dert bağladım İçin için hep ağladım Böyle yettim bir güzele
Yordu beni hasret yordu Yüreğim hep seni sordu Dönmem daha gelse ordu Canım attım bir güzele
Gözlerimden yaşlar akar İHLÂSÎ de bekler bakar Kaşı vurur gözü yakar Yandım tüttüm bir güzele...>>
Dedim Ana
Dedim ana burda bozuktur düzen Dedi oğul yazık ona uyana Dedim ana insan insanı ezen Dedi oğul var âdemden bu yana
Dedim yalan dünya namertle dolu Dedi senin yolun Allah’ın yolu Dedim dürüstünse kırılır kolu Dedi bu imtihan mert bir civana
Dedim soysuzlara gücüm yeter mi? Dedi bu dünyada soysuz biter mi? Dedim bunlar çok bed şerden beter mi? Dedi mazarattır bunlar cihana
Dedim şeref yoktur haysiyet yoktur Dedi bil bunlardan o kadar çoktur Dedim insanlığa saplanan oktur Dedi çıkacaklar mutlak divana
Dedim sen bilerek doğurdun beni Dedi iman ile yoğurdum seni Dedim hoyratların bozuk mu geni Dedi nasipsizse gelmez imana
Dedim emzirdiğin beyaz çiğ süttü Dedi her damlası abdestli gitti Dedim insanlarda insanlık bitti Dedi İHLASÎ’sin adında mana...>>
Değsin
Sıtkı candan bak Göz göze değsin Sarıl canı yak Öz öze değsin
Selamla aç ki Özenle geç ki Söylerken seç ki Söz söze değsin
Kötülüğe sur Merdanca dur Safı sıkça kur Diz dize değsin
Sevgiye bansın Sonsuza kansın Yürekler yansın Köz köze değsin
Dolaş derince Piri görünce Yola girince İz ize değsin
Hemen her zaman İHLASÎ aman Ol ki şaduman Biz bize değsin...>>
Deme
Gonca güle vurgun olan sevip de yanmaz deme Can canana bağlı ama geçip usanmaz deme
Kaderimse toy eyleyin gelin kurulsun divan Sanma güzel âşık ölür ölü uyanmaz deme
Rüzgâr eser alır beni kim bilir neredeyim Yürekten aşk şarabın içenler kanmaz deme
Aramaktan çöle düştüm kaç Leyla gördü beni Bin cefa etse de o yâr yine utanmaz deme
Bülbülü bir gül öldürür sevdası var zarı var Çekse de ömrü boyunca küsüp de anmaz deme
Güneş vurur o ufuktan ışığım sen olsaydın Hissi düşer şu gönlüme sızısın sanmaz deme
Gel yollarında türabım gel ey benim mehtabım İHLASÎ çile çeker de derde boyanmaz deme...>>
Ders Verir
Zamane bozuldu devir değişti Öğrenciler öğretmene ders verir Suratlar şekiller nevir değişti Çırak çıkar ustasına kurs verir
Yumurtadan çıkan cücük ötüyor Yeni yeni piç horozlar yetiyor Edep erkân tüm insanlık bitiyor Cahiller ârife düzü ters verir
Altı aylık oğlak teke olunca Sudaki sandala yeke olunca Şimdiki veletler eke olunca El cebinden yalakaya burs verir
Hafif olan asla inmez derine Körler çoban olur gören birine Kargayı koyarsan şahin yerine Engin olmaz ukalalar hırs verir
Enik it yalını yemeyi bilmez İnsana insanca demeyi bilmez Kuşlar büyür amma memeyi bilmez İHLÂSÎ’ye keten döğmez örs verir...>>
Dert Eylemem Ben
Kendi kendime eserim yeli dert eylemem ben Bendimi çiğner aşarım seli dert eylemem ben Hak şalına bürünmüşüm kör göz beni göremez Her ne varsa bende buldum eli dert eylemem ben
Ömrüm niyazla bahardır başka bir çağ istemem Özüm Kevser havuzudur çorak bir dağ istemem Menzilimde Hak bağından başka bir bağ istemem Gülşenim var sınırsızdır gülü dert eylemem ben
Divanına durmalı pak edep şalını alıp Dönmelidir divanece özü çarkına salıp Ezilmeli tane tane değirmeninde kalıp Dönerken yolcuyum baştan yolu dert eylemem ben
İHLÂSÎ’yim başım toprak sonum toprak düşündüm Gizli gizli günden güne eriyerek aşındım Mühlet bitti en sonunda karayere taşındım Arıyorum beni bende kulu dert eylemem ben...>>
Devlet Baba
Nereden başlasam nasıl anlatsam Tarifin imkânsız bil Devlet baba Edirne’den Kars’a seni anlatsam Şefkatli yüreğe gül Devlet baba
Sende doğdum sende öleceğim ben Sen baki oldukça güleceğim ben Canımdan da aziz bileceğim ben Yeter ki sen sonsuz ol Devlet baba
Irmakların çağıl çağıl çağlasın Düşmanların nispet yapıp ağlasın Bu topraklar bana huzur sağlasın Beraber gülelim gel Devlet baba
Oba oba sende yaşayan canlar Vatansız kalanlar vatanı anlar Uğrunda bin yıldır dökülen kanlar Sen de yüreklere dol Devlet baba
Bir yadigâr gibi üstünde gözüm Vatan ana devlet babadır sözüm Doğudan batıya dönerken yüzüm Geleceğe sensin yol Devlet baba
Nakış nakış desen desen her yören Baba desin senden şefkati gören Nicesi evliya nicesi eren Hepsi birer lezzet bal Devlet baba
Babalar gününde babam anımda Babamız ölse de devlet yanımda İkisi de mukaddestir canımda BEKİR tutunduğun dal Devlet baba...>>
Doyurmak İçin
Bu dünya fakire vermez zerreyi Zengini ağayı doyurmak için Adam eder bütün biti pireyi Haksızı kollayıp kayırmak için
Beyler düzen kurmuş çark döner beye Yoksul suya muhtaç ark döner beye Ne hikmetse hesap fark döner beye İnsanı insandan ayırmak için
Kimisi doğuştan bulmuş cenneti Hakk’a bile olmaz zerre minneti Yoksula yüklenmiş vergi cinneti Godoşu vergiden sıyırmak için
Ne hikmetse bütün nimet zengine Yükseklerde gezer gelmez engine Davul çalar imiş dengi dengine Âleme devranı duyurmak için
Başa gelen baltasını biliyor Sefa sürüp arsız arsız gülüyor Fakir doğan yine fakir ölüyor İHLÂSÎ’niz yazdı uyarmak için...>>
Döktü Yaşını (öykülme)
Gariban yolcuya selamı verdim Ah dedi gözünden döktü yaşını Bağrı yanık imiş içlendi gördüm Vah dedi gözünden döktü yaşını
Hayatın yükünü çekmiş zar olmuş Yoksulluktan yana yana har olmuş Koca dünya artık ona dar olmuş Peh dedi gözünden döktü yaşını Bir damlaya düşmüş akmış nehirden Nasibini almış türlü zehirden Artık ümit kesmiş köyden şehirden Teh dedi gözünden döktü yaşını
Giderken geriye döndü de baktı İHLASÎ’yim derdi içimi yaktı Benden beş betermiş bin derdi çıktı Deh dedi gözünden döktü yaşını...>>
Dön de Bak
Kaşı keman bir yol olsun dön de bak Kirpiklerin vurur beni yok yasak Kırk kurban adarım yoluna adak Kerem eyle ister güldür ister yak
Karşı dağın yamacından giderek Kar yağdırdın dayanır mı bu yürek Kelâmi kadime yemin ederek Kavlimize sadık kalmalı gerek
Keklik gibi süzül gözde beni yak Kurban edip her gün özde beni yak Kalemin ucunda yazda beni yak Kuldur İHLASÎ’niz közde beni yak...>>
Dönüşü Sensin
Gözünün önünde o kaşın gözün Saklıdır içimde verdiğin sözün Ağlamaktan yorgun düşerim her gün Gözlerimden yaşın inişi sensin
Pınarbaşı Talas düz geçti yolum Düşünce aklıma kırıldı kolum Yüce dağlar gibi dumanlı her gün Yüreğime sisin sinişi sensin
Sabah güneşiyle şavkı göründü Yar yüreğim gamlı yasa büründü Güneş de geceye batarken her gün Gönül ışığımın sönüşü sensin
Kızılırmak gibi aktım bulandım Kayseri’yi baştanbaşa dolandım Erciyes Dağı’nı yükledim her gün Feleğin sırtıma binişi sensin
Mefkûren bir ülkü sonsuza kadar Yoluna sayısız kurbanlar adar Yıllardır vuslatı beklerim her gün Hasretin içimde dönüşü sensin
Der BEKİR’im o Yaylacı yıkılsa Binboğa’ya derman olup çıkılsa Sarız’ın yokuşu yoruyor her gün Yolların ayrılık sunuşu sensin...>>
Dur
Yüce dağlar başkaldırmış Zirveye var karında dur Gör güzeller kaş kaldırmış Karar kılıp birinde dur
Coşkun sular durmaz akar Çağlayıp bendini yıkar Gölge üşür güneş yakar Gir serine serinde dur
Akıla sığmayan bilim Kalpleri kuşatan ilim İlmin mürşididir âlim Ol derinde derinde dur
Her mahsulde her üründe Gizli durur her türünde Bitki nebatın püründe Al yeşilde görün de dur
Bağlandığım belek bağım Başımı taşır ayağım Kara toprak son durağım İHLÂSÎ bil yerinde dur...>>
Durma Gel
Ah edip de gurbet elde üzülme Kaderine darılırsan durma gel Gurbet seni aldı hasretin beni İncinip de kırılırsan durma gel
Hasret benim dört yanımı sarıyor Dallarımı güllerimi kırıyor Deli gönlüm yine seni arıyor Beklemekten yorulursan durma gel
Yaz bahara erişmeyen kışım var Sen gideli divane bir başım var Gözlerimde sele dönen yaşım var Silmek için durulursan durma gel
Bayram geldi gurbetçiler geliyor Gam yükünü felek bana eliyor Bu hasretlik İHLÂSÎ’yi deliyor Özleyip de sorulursan durma gel...>>
Bu bölümde toplam 350 adet Ozan İhlasi şiiri bulunmaktadır.
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
|