ana sayfa
türkü sözleri
türkü notaları
türkü hikayeleri
gönül verenler
bağlama-nota
ozanlarımız
halk müziği
konser-tv
kitaplık
yazılar
sözlük
arşiv
linklerimiz
görüşleriniz
site içinde ara

Güncellemelerden haberdar olmak için
e-mail listemize üye olunuz. 

İsim: 
E-mail: 
            

  

Ozan İhlasi Şiirleri 4


Canımdır Vatanım

Birisi bedenim biri örtüsü
Canımdır vatanım canımdır bayrak
Birisi anamdır birisi süsü
Kanımdır vatanım canımdır bayrak

Sizi sevmek için çoktur nedenim
Sende doğup sende ölüp gidenim
Sanki yüreğimdir sanki bedenim
Şanımdır vatanım canımdır bayrak

İkinizle başlar baharım yazım
Hilalin yüzümdür yıldızın gözüm
Vatan namahremim vatan son sözüm
Dünümdür vatanım canımdır bayrak

Değmesin gülüne namertle kalleş
Edirne'den Kars'a o cennete eş
Ne cihan eşiniz ne gökte güneş
Tan'ımdır vatanım canımdır bayrak

Varlığınız şeref adınız şanım
Size halel gelse yoktur bir yanım
İHLÂSÎ bin kere kurbandır canım
Yönümdür vatanım canımdır bayrak...>>


Canlı

Hüve’l-Baki yaratan Hak
Doğar canlı ölür canlı
Dönüş O’nadır muhakkak
Doğar canlı ölür canlı

Yeri göğü hep izlenir
Çekirdekler filizlenir
İçinde orman gizlenir
Doğar canlı ölür canlı

Her bir işi ince ince
Sıra gelir yaşlı gence
Tohum toprağa düşünce
Doğar canlı ölür canlı

Yaratıyor kat’i kesin
Kıymeti var her nefesin
Ölür iken çıkmaz sesin
Doğar canlı ölür canlı

Biraz idrak biraz izan
Larvada gizlenen o can
Bir nutfeden olan
insan Doğar canlı ölür canlı

Kabuğu tutandır zarı
Yumurtada beyaz sarı
Sinek böcek civciv arı
Doğar canlı ölür canlı

Döl hücrede kana döner
Gelir Hak’tan O’na döner
Yeni baştan sona döner
Doğar canlı ölür canlı

BEKİR ummanda damlaya
Doğdun ağlaya ağlaya
Gelen giderken Mevla’ya
Doğar canlı ölür canlı...>>


Cehalet

İnsanlığa postu serdim sereli
Cahiller taş vurdu ezdi cehalet
Bağban olup dost bağına gireli
Zalimler çok yordu üzdü cehalet

Ayrı gayrı bilmez şu benim özüm
İnsanı seveli ağlıyor gözüm
Doğruyu söyledim dokundu sözüm
Hakkımda fermanı yazdı cehalet

Kimi güldü geçti benim yanımdan
Kimisi bezdirdi tatlı canımdan
Yobaz şüphe duydu hak imanımdan
Bitmeyen bir yara azdı cehalet

Bu ayrılık kanatıyor yaramı
Hüccet yazıp ton ediyor gıramı
Uzak tuttum cahil ile aramı
İkilik çarkında gezdi cehalet

Alevi de benim Sünni de benim
Ehli beyit ile birdir bedenim
Sevgi dini benim imanım dinim
İHLÂSÎ ayrılık yazdı cehalet...>>


Cemre

Ezelden gönlüme iner bir cemre
En güzel sevdaya döner bir cemre
Eynime gizlenir siner bir cemre
Erdemli yürekte yanar bir cemre
Edalı aşığa konar bir cemre

Emelin hak ise derdine çare
El aç dua ile uzan o yâre
Emrinden ayrılma sarıl da pire
Elenir elekten her varın yere
Esmaül hüsna da pınar bir cemre

Engin bakmalı bakan pencere
Esin olmalıdır cananı ere
Eritir karları taşırır dere
Emin yürümezsen düşüp bin kere
Enine boyuna sınar bir cemre

Emsalsiz yapının bak temeline
Emek ver hak yolda git emeline
Emaneti vermeyesin kem eline
En son İHLASÎ’nin bu cemaline
Esrarlı daldan gül sunar bir cemre...>>


Çanakkale

Çanakkale sığmaz ki anlatsan da tarihe
Kim derse ki anlattım, birisi eksik kalır
Toplardan çıkan duman ulaşmıştı Merih’e
Tüm şehidi anlatsam yarısı eksik kalır

Çanakkale geçilse, Haç- Hilali delmişti
Düşmanlar birleşerek onun için gelmişti
Çanakkale düşseydi, Türk İslam’ı silmişti
Savaşını anlatsam gerisi eksik kalır

Sığar mı şehidimin bedeli bir şiire
Cihana sığmayan can sığar mı ki kabire
Kim bilir nasıl vakur gider iken Kebir’e
Ötesini anlatsam berisi eksik kalır

Bir cinnet hali midir toprağı ıslayan kan
Gök kubbede yankısı, okununca o ezan
Mehmet’teki sevdayı var mı tartacak mizan
Ölüsünü anlatsam dirisi eksik kalır

Nasıl anlatacaksın öleni on beşinde
Kalmıştı sevgilisi nişanlısı peşinde
Yandılar kavruldular cehennem ateşinde
Ufağını anlatsam irisi eksik kalır

Yüz yıl geçti bilen yok bin yıl geçse çözülmez
Toprak şehit bahçesi çiğnenerek gezilmez
Her biri sur gibidir burcunda gül ezilmez
Tarihini anlatsam serisi eksik kalır

İHLASÎ anlatılmaz Çanakkale mahşeri
Gidenler parça parça dönmediler hiç geri
Et kemikle yığılmış tabyaların her yeri
Kemiğini anlatsam derisi eksik kalır...>>


Çare Söyle

Allı turnam dur bir hele selamım yâre söyle
Arzuhalim açtım sana içimi yara söyle
Geçti ömrüm beklemekten gözlerim yolda benim
Bölük bölük olmuş de sen her yanım pare söyle

Tabiata bahar gelmiş mevsimimde hazan var
Beni Mecnun'a çevirip kaderimi yazan var
Bütün dünya senin olsa ahirette mizan var
Çaresiz kalmışım ey yâr gel de bir çare söyle

Ahvalimi söyledim ben gözüm yoktur cihanda
Yaradan’ın huzurunda mahşer günü divanda
Çıktığımda arzumanım bulunurum beyanda
İHLÂSÎ'yim sevdiğini çık aşikâre söyle...>>


Çek Diyorsun

Bir can verdin bin dert verdin
Narin narin çek diyorsun
Dertten derde beni sardın
Bürün bürün çek diyorsun

Derdi yükledim dalıma
Bak dünyada şu halıma
Fırsat verdin hep zalıma
Derin derin çek diyorsun

Hiç eksilmez bendeki gam
Her çileme katmerli zam
Meşakkatse o da tamam
Yerin yerin çek diyorsun

Bir canım var sana tapu
Yok ki gidem başka kapı
Ne cismi var ne de çapı
Görün görün çek diyorsun

Başka makam yok gidemem
Seni şikâyet edemem
Bundan sonra hiç de demem
Serin serin çek diyorsun

İHLÂSÎ'yim doldum bu gün
Ağır ağır soldum bu gün
Belki bin kez öldüm bu gün
Sürün sürün çek diyorsun...>>


Çocukken

Baba ocağından güzel köyümden
Ayrılıp gurbete çıktım çocukken
Sevgiden yoksundum bir de hasretle
Yanarak yılları çektim çocukken

Sadık dostum kazma kürek olmuştu
Yokluk beni diyar diyar salmıştı
Anamdan babamdan beni almıştı
Gariptim boynumu büktüm çocukken

Elimi koynuma sokup bağladım
Hasret çekip yüreğimi dağladım
Gizli gizli için için ağladım
Ağlayıp gözyaşı döktüm çocukken

Bayramı unuttum toyu unuttum
Sıla özlemiyle zehirler yuttum
Sevdiğim her şeyi gönlümde tuttum
Hayatın dilini söktüm çocukken

Bir sünger yatağı sırtıma sardım
İnşaat inşaat çok iş arardım
Çimento taşıdım çok harçlar kardım
Harçlara ruhumu ektim çocukken

Yüreğime zalim gurbet dert eler
Böyle geldi böyle geçti seneler
Koyun kuzu gibi İHLÂSÎ meler
Çaresiz diz üstü çöktüm çocukken...>>


Çok Okundum Çok Yazıldım Bilinmez

Ben benim içimde girdim dolaştım
Bin elekten bir süzüldüm bilinmez
Gezdim geldim yine bana ulaştım
Çok bağlandım çok çözüldüm bilinmez

Belki defalarca öldüm dirildim
Oturdum söküldüm kalktım örüldüm
Yerde gezdim amma gökte görüldüm
Çok konuldum çok ezildim bilinmez

Gidemedim bazı geri çekildim
Eriyerek haddelerden döküldüm
Gâhi tohum oldum gâhi ekildim
Çok yapıldım çok bozuldum bilinmez

Kaç pazar kaç tezgâh aldı da sattı
Kaç kez toprak beni kendine kattı
Kaç dağdan kaç dağa yel beni attı
Çok sevindim çok üzüldüm bilinmez

Sığamadım bir damlayken ummana
Her saniye saat oldum zamana
Dert içinde derde gittim dermana
Çok okundum çok yazıldım bilinmez

Bakır mıyım altın mıyım neyim ben
Bir içimlik bir nefeslik meyim ben
İHLÂSÎ’yim ben hiçmişim deyim ben
Çok görüldüm çok gezildim bilinmez...>>


Çöker Saniye Saniye

Elin kolun tutmaz eder
Büker saniye saniye
Farıdır da yatmaz eder
Döker saniye saniye

Daralır göğüs kafesi
Oturunca çıkmaz sesi
Canındaki o nefesi
Çeker saniye saniye

Yana düşürür kafanı
Yere verirsin bir yanı
Bedeninden tatlı canı
Söker saniye saniye

Gözündeki fer çekilir
Tane tane ter dökülür
Diz kırılır bel bükülür
Yıkar saniye saniye

Duman duman olur başın
Bir köşede kalır na’şın
Odunsuz yanar ataşın
Yakar saniye saniye

İHLÂSÎ'nin hep kastına
Oturur döşün üstüne
Azrail’dir dostlarına
Çöker saniye saniye...>>


Dağlıca

Dağlıca’nın dağlarında
Kuşlar döner döner durur
Hepsi gençlik çağlarında
Teröristler asker vurur

O sarp dağlar ölüm kusar
Güller kurur bülbül susar
Karanlıkta pusu basar
Teröristler asker vurur

Feryadımı duyun kullar
Kıvrım kıvrım gider yollar
Dağlar bize ölüm yollar
Teröristler asker vurur

Güz gelince havalara
Sis çökünce ovalara
Şivan düşer yuvalara
Teröristler asker vurur

Mayın gizli ölüm saçar
Yüreklerde yara açar
Toz dumanda kaldık naçar
Teröristler asker vurur

Yaz gelmez ki buralara
İHLASÎ’yim karalara
Em olaydım yaralara
Teröristler asker vurur...>>


Damla Gönlüm

Cahillerin meclisinden
Ayrıl, hamsın demlen gönlüm
Ehillerin meclisinden
Sar yaranı emlen gönlüm

Çiğ olanın çiğdir işi
Belli değil erkek dişi
Lezzet vermez namert kişi
Olanlara kemlen gönlüm

Arifle gez edin bilim
Gittiğin yol olsun ilim
Gider iken dilim dilim
Bölse yine tümlen gönlüm

Bölük pörçük pare pare
Durma çalış boş avare
Yaslan dağdan büyük yâre
Eteğinde çimlen gönlüm

Çirkef ile şaşkını seç
Küfür varsa duyma da geç
Gönüle gir gönülü aç
Aşını ye yemlen gönlüm

Taşı taşır taş sırtında
Dik yaşasın baş sırtında
Terler BEKİR yaş sırtında
Hak gölüne damlan gönlüm...>>


Dedim

Perişanım bak gideli
Öldüm bittim bir güzele
Mecnun gibi ettin deli
Çölde gittim bir güzele

Gökte güneş sönsün dedim
Nazlı yârim dönsün dedim
Aradığım yönsün dedim
Öyle yittim bir güzele

Coştum aktım hem çağladım
Yarelendim dert bağladım
İçin için hep ağladım
Böyle yettim bir güzele

Yordu beni hasret yordu
Yüreğim hep seni sordu
Dönmem daha gelse ordu
Canım attım bir güzele

Gözlerimden yaşlar akar
İHLÂSÎ de bekler bakar
Kaşı vurur gözü yakar
Yandım tüttüm bir güzele...>>


Dedim Ana

Dedim ana burda bozuktur düzen
Dedi oğul yazık ona uyana
Dedim ana insan insanı ezen
Dedi oğul var âdemden bu yana

Dedim yalan dünya namertle dolu
Dedi senin yolun Allah’ın yolu
Dedim dürüstünse kırılır kolu
Dedi bu imtihan mert bir civana

Dedim soysuzlara gücüm yeter mi?
Dedi bu dünyada soysuz biter mi?
Dedim bunlar çok bed şerden beter mi?
Dedi mazarattır bunlar cihana

Dedim şeref yoktur haysiyet yoktur
Dedi bil bunlardan o kadar çoktur
Dedim insanlığa saplanan oktur
Dedi çıkacaklar mutlak divana

Dedim sen bilerek doğurdun beni
Dedi iman ile yoğurdum seni
Dedim hoyratların bozuk mu geni
Dedi nasipsizse gelmez imana

Dedim emzirdiğin beyaz çiğ süttü
Dedi her damlası abdestli gitti
Dedim insanlarda insanlık bitti
Dedi İHLASÎ’sin adında mana...>>


Değsin

Sıtkı candan bak
Göz göze değsin
Sarıl canı yak
Öz öze değsin

Selamla aç ki
Özenle geç ki
Söylerken seç ki
Söz söze değsin

Kötülüğe sur
Merdanca dur
Safı sıkça kur
Diz dize değsin

Sevgiye bansın
Sonsuza kansın
Yürekler yansın
Köz köze değsin

Dolaş derince
Piri görünce
Yola girince
İz ize değsin

Hemen her zaman
İHLASÎ aman
Ol ki şaduman
Biz bize değsin...>>


Deme

Gonca güle vurgun olan sevip de yanmaz deme
Can canana bağlı ama geçip usanmaz deme

Kaderimse toy eyleyin gelin kurulsun divan
Sanma güzel âşık ölür ölü uyanmaz deme

Rüzgâr eser alır beni kim bilir neredeyim
Yürekten aşk şarabın içenler kanmaz deme

Aramaktan çöle düştüm kaç Leyla gördü beni
Bin cefa etse de o yâr yine utanmaz deme

Bülbülü bir gül öldürür sevdası var zarı var
Çekse de ömrü boyunca küsüp de anmaz deme

Güneş vurur o ufuktan ışığım sen olsaydın
Hissi düşer şu gönlüme sızısın sanmaz deme

Gel yollarında türabım gel ey benim mehtabım
İHLASÎ çile çeker de derde boyanmaz deme...>>


Ders Verir

Zamane bozuldu devir değişti
Öğrenciler öğretmene ders verir
Suratlar şekiller nevir değişti
Çırak çıkar ustasına kurs verir

Yumurtadan çıkan cücük ötüyor
Yeni yeni piç horozlar yetiyor
Edep erkân tüm insanlık bitiyor
Cahiller ârife düzü ters verir

Altı aylık oğlak teke olunca
Sudaki sandala yeke olunca
Şimdiki veletler eke olunca
El cebinden yalakaya burs verir

Hafif olan asla inmez derine
Körler çoban olur gören birine
Kargayı koyarsan şahin yerine
Engin olmaz ukalalar hırs verir

Enik it yalını yemeyi bilmez
İnsana insanca demeyi bilmez
Kuşlar büyür amma memeyi bilmez
İHLÂSÎ’ye keten döğmez örs verir...>>


Dert Eylemem Ben

Kendi kendime eserim yeli dert eylemem ben
Bendimi çiğner aşarım seli dert eylemem ben
Hak şalına bürünmüşüm kör göz beni göremez
Her ne varsa bende buldum eli dert eylemem ben

Ömrüm niyazla bahardır başka bir çağ istemem
Özüm Kevser havuzudur çorak bir dağ istemem
Menzilimde Hak bağından başka bir bağ istemem
Gülşenim var sınırsızdır gülü dert eylemem ben

Divanına durmalı pak edep şalını alıp
Dönmelidir divanece özü çarkına salıp
Ezilmeli tane tane değirmeninde kalıp
Dönerken yolcuyum baştan yolu dert eylemem ben

İHLÂSÎ’yim başım toprak sonum toprak düşündüm
Gizli gizli günden güne eriyerek aşındım
Mühlet bitti en sonunda karayere taşındım
Arıyorum beni bende kulu dert eylemem ben...>>


Devlet Baba

Nereden başlasam nasıl anlatsam
Tarifin imkânsız bil Devlet baba
Edirne’den Kars’a seni anlatsam
Şefkatli yüreğe gül Devlet baba

Sende doğdum sende öleceğim ben
Sen baki oldukça güleceğim ben
Canımdan da aziz bileceğim ben
Yeter ki sen sonsuz ol Devlet baba

Irmakların çağıl çağıl çağlasın
Düşmanların nispet yapıp ağlasın
Bu topraklar bana huzur sağlasın
Beraber gülelim gel Devlet baba

Oba oba sende yaşayan canlar
Vatansız kalanlar vatanı anlar
Uğrunda bin yıldır dökülen kanlar
Sen de yüreklere dol Devlet baba

Bir yadigâr gibi üstünde gözüm
Vatan ana devlet babadır sözüm
Doğudan batıya dönerken yüzüm
Geleceğe sensin yol Devlet baba

Nakış nakış desen desen her yören
Baba desin senden şefkati gören
Nicesi evliya nicesi eren
Hepsi birer lezzet bal Devlet baba

Babalar gününde babam anımda
Babamız ölse de devlet yanımda
İkisi de mukaddestir canımda
BEKİR tutunduğun dal Devlet baba...>>


Doyurmak İçin

Bu dünya fakire vermez zerreyi
Zengini ağayı doyurmak için
Adam eder bütün biti pireyi
Haksızı kollayıp kayırmak için

Beyler düzen kurmuş çark döner beye
Yoksul suya muhtaç ark döner beye
Ne hikmetse hesap fark döner beye
İnsanı insandan ayırmak için

Kimisi doğuştan bulmuş cenneti
Hakk’a bile olmaz zerre minneti
Yoksula yüklenmiş vergi cinneti
Godoşu vergiden sıyırmak için

Ne hikmetse bütün nimet zengine
Yükseklerde gezer gelmez engine
Davul çalar imiş dengi dengine
Âleme devranı duyurmak için

Başa gelen baltasını biliyor
Sefa sürüp arsız arsız gülüyor
Fakir doğan yine fakir ölüyor
İHLÂSÎ’niz yazdı uyarmak için...>>


Döktü Yaşını (öykülme)

Gariban yolcuya selamı verdim
Ah dedi gözünden döktü yaşını
Bağrı yanık imiş içlendi gördüm
Vah dedi gözünden döktü yaşını

Hayatın yükünü çekmiş zar olmuş
Yoksulluktan yana yana har olmuş
Koca dünya artık ona dar olmuş
Peh dedi gözünden döktü yaşını

Bir damlaya düşmüş akmış nehirden
Nasibini almış türlü zehirden
Artık ümit kesmiş köyden şehirden
Teh dedi gözünden döktü yaşını

Giderken geriye döndü de baktı
İHLASÎ’yim derdi içimi yaktı
Benden beş betermiş bin derdi çıktı
Deh dedi gözünden döktü yaşını...>>


Dön de Bak

Kaşı keman bir yol olsun dön de bak
Kirpiklerin vurur beni yok yasak
Kırk kurban adarım yoluna adak
Kerem eyle ister güldür ister yak

Karşı dağın yamacından giderek
Kar yağdırdın dayanır mı bu yürek
Kelâmi kadime yemin ederek
Kavlimize sadık kalmalı gerek

Keklik gibi süzül gözde beni yak
Kurban edip her gün özde beni yak
Kalemin ucunda yazda beni yak
Kuldur İHLASÎ’niz közde beni yak...>>


Dönüşü Sensin

Gözünün önünde o kaşın gözün
Saklıdır içimde verdiğin sözün
Ağlamaktan yorgun düşerim her gün
Gözlerimden yaşın inişi sensin

Pınarbaşı Talas düz geçti yolum
Düşünce aklıma kırıldı kolum
Yüce dağlar gibi dumanlı her gün
Yüreğime sisin sinişi sensin

Sabah güneşiyle şavkı göründü
Yar yüreğim gamlı yasa büründü
Güneş de geceye batarken her gün
Gönül ışığımın sönüşü sensin

Kızılırmak gibi aktım bulandım
Kayseri’yi baştanbaşa dolandım
Erciyes Dağı’nı yükledim her gün
Feleğin sırtıma binişi sensin

Mefkûren bir ülkü sonsuza kadar
Yoluna sayısız kurbanlar adar
Yıllardır vuslatı beklerim her gün
Hasretin içimde dönüşü sensin

Der BEKİR’im o Yaylacı yıkılsa
Binboğa’ya derman olup çıkılsa
Sarız’ın yokuşu yoruyor her gün
Yolların ayrılık sunuşu sensin...>>


Dur

Yüce dağlar başkaldırmış
Zirveye var karında dur
Gör güzeller kaş kaldırmış
Karar kılıp birinde dur

Coşkun sular durmaz akar
Çağlayıp bendini yıkar
Gölge üşür güneş yakar
Gir serine serinde dur

Akıla sığmayan bilim
Kalpleri kuşatan ilim
İlmin mürşididir âlim
Ol derinde derinde dur

Her mahsulde her üründe
Gizli durur her türünde
Bitki nebatın püründe
Al yeşilde görün de dur

Bağlandığım belek bağım
Başımı taşır ayağım
Kara toprak son durağım
İHLÂSÎ bil yerinde dur...>>


Durma Gel

Ah edip de gurbet elde üzülme
Kaderine darılırsan durma gel
Gurbet seni aldı hasretin beni
İncinip de kırılırsan durma gel

Hasret benim dört yanımı sarıyor
Dallarımı güllerimi kırıyor
Deli gönlüm yine seni arıyor
Beklemekten yorulursan durma gel

Yaz bahara erişmeyen kışım var
Sen gideli divane bir başım var
Gözlerimde sele dönen yaşım var
Silmek için durulursan durma gel

Bayram geldi gurbetçiler geliyor
Gam yükünü felek bana eliyor
Bu hasretlik İHLÂSÎ’yi deliyor
Özleyip de sorulursan durma gel...>>


Bu bölümde toplam 350 adet Ozan İhlasi şiiri bulunmaktadır.

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14

 

 



anasayfa l notalar l sözler l bağlama l hikayeler l gönül verenler
halk müziği l ozanlar l yazılar l kitaplık l konser-tv l linklerimiz l görüşleriniz

Herhangi bir konuda yazışmak için: turkuler@turkuler.com