ana sayfa
türkü sözleri
türkü notaları
türkü hikayeleri
gönül verenler
bağlama-nota
ozanlarımız
halk müziği
konser-tv
kitaplık
yazılar
sözlük
arşiv
linklerimiz
görüşleriniz
site içinde ara

Güncellemelerden haberdar olmak için
e-mail listemize üye olunuz. 

İsim: 
E-mail: 
            
     EMANETÎ

Gel güzelim senle kozu bölüşek
Ben bulanan suyun başı değilim
Ya ayrılak ya da geri birleşek
Ben kimsenin kuyruk peşi değilim




EMANETÎ der ki gel etme bana
Artık gına geldi bu tatlı cana
Gayrı tahammülüm kalmadı sana
Ben insanım sabır taşı değilim


   Asıl adı Servet Yıldırım'dır. 1955 yılında Saraç köyünde doğmuştur. Âşık Yüzbaşıoğlu (Mihmanî)'nun oğludur. İlkokulu bitirdikten sonra, köyünde çobanlık yapmış, tarla bağ işleriyle meşgul olmuştur. Ortaköy'de ortaokula ve Ankara'ya giderek burada tahsilini tamamlamıştır. 1976'da askere gitmiş, terhis olduktan sonra 1978'de kadın âşıklarımızdan Hülya Şahin (Şahinî) ile evlenmiştir. 1979'da Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde işe girmesi üzerine Ankara'ya taşınmışlardır. Halen aynı kuruluşta çalışmaktadır. Bu arada okul dışından lise bitirme imtihanlarına girerek başarılı olmuştur. Serhat ve Sevilay adlarında iki çocuğu vardır.

  Babası ve annesi de âşık olan Servet'in âşıklığa yönelmesinde sazlı-sözlü ortamın büyük oranda rolü olmuştur. Bunun yanında, gençliğinde yöre şairlerinden Âşık Veysel'i, Ali İzzet Özkan'ı, Devranî'yi tanımış, onlardan etkilenmiştir. Şiirlerinde önceleri babasının verdiği "Ezginî" mahlasını kullanmıştır. Ancak sonraki seneler babasını rüyasında görmüş ve babası kendisinden emanet olarak kalan âşıklığı devam ettirmesini istemiş ve "Emanetî" mahlasını vermiştir. Bu rüyadan sonra artık şiirlerinde Emanetî mahlasını kullanmaya başlamıştır. Şiirlerinde genellikle sosyal konuları işlemiştir. Halk Ozanları Kültür Vakfının kurucu üyesi olan ve saz çalabilen Emanetî, tertip edilen birçok programda şiirlerini ve sazını dinletme imkânı bulmuştur.


GÜLE GÜLE

Zorla sevmedim ben seni
Gidiyorsan güle güle
El sallayıp üzme beni
Gidiyorsan güle güle

Hani verdiğin söz hani
Unuttun mu geçen günü
Kimler kandırdı ki seni
Gidiyorsan güle güle

Saçı uzun aklı kısa
Beni böyle koydun yasa
Gerçekten sevmedin ise
Gidiyorsan güle güle

Eğik değil diktir başım
Elâ gözlüm hilâl kaşım
İyi kötü bulur eşim
Gidiyorsan güle güle

Bakmam yüzündeki yaşa
Çalsan başın taştan taşa
EMANETÎ yorma boşa
Gidiyorsan güle güle
[1]


SABIR TAŞI

Gel güzelim senle kozu bölüşek
Ben bulanan suyun başı değilim
Ya ayrılak ya da geri birleşek
Ben kimsenin kuyruk peşi değilim

Bir zaman âşıktın sevmez mi oldun
Bunca yıldan sonra hoyrat mı buldun
Üşüdün mü benden sarardın soldun
Ben sam yeli zemher kışı değilim

Doğruyu söyledim eğriye çektin
Azdırdın yüzünü bağrımı söktün
Yanıma gelmedin geriden baktın
Ben düşmanım sanki eşi değilim

Soyuma söz ettin haddini aştın
Öyle nazik yerden yaramı deştin
Büyüklendin gurur peşine düştün
Ben cahile uyar kişi değilim

EMANETÎ der ki gel etme bana
Artık gına geldi bu tatlı cana
Gayrı tahammülüm kalmadı sana
Ben insanım sabır taşı değilim[2]  
  ÇEKTİĞİM YETER

Ne çektiysem dilim senin yüzünden
Hatır kırıp gönül yıktığın yeter
Koparıp atarım seni ağzımdan
Başımı belâya soktuğun yeter

Sana ne hırsızın çaldığı maldan
Sana ne kör cahil gerici kuldan
Sana ne sağcıdan sana ne soldan
Yıllarca kahrını çektiğim yeter

Bağırdın çağırdın gelen olmadı
Akıl fikir verdin kimse almadı
Hakkını arayan insan kalmadı
El için ön safa çıktığın yeter

Mazlumu koruyup yarasın sardın
"Yoksullar aç dedin" lokmanı verdin
İyilik ettikçe zararın gördün
Eğer biçer isen ektiğin yeter

EMANETÎ der ki sözümü tutsan
Ne duysan ne görsen suyuna gitsen
Sen de çalıp çırpıp yan gelip yatsan
Kedi gibi ete baktığın yeter[3]


NASIL SEVEYİM

Beni sev diyorsun nasıl seveyim
Gönlümü hoş eden nazın kalmamış
Nasıl methedeyim nasıl öveyim
İlahi kaşların gözün kalmamış

Ben seni görünce aklım dururdu
Çatlardı dudağım dilim kururdu
Güzelliğin bana ilham verirdi
Mestane gözlerin yüzün kalmamış

Kıskanırdım seni seyrana çıksan
Kurşun atar idim birine baksan
Yüreğim yanardı boynunu büksen
Çileme katlanır özün kalmamış

Saçların ağarmış yansır cemale
Yaşın belli eder ermiş kemale
Zalim felek darbe vurmuş temele
Bükülmüş kametin dizin kalmamış

EMANETÎ’m der ki genç idik hastık
Un elendi gayrı eleği astık
Sırt sırta dönmüşüz sanarsın küstük
Uzanıp saracak hazın kalmamış [4]


[1] Halk Ozanı Naçarî, Ozanlardan Bir Demet, Ankara, 2000, s. 139.

[2] Halk Ozanı Naçarî, a. g. e.,  s. 135.

[3] Hüseyin UÇURAN, Dostlar Seni Unutmuyor, Ankara, Tarihsiz., s. 127.

[4] Halk Ozanı Naçarî, a. g. e., s. 140.

 







anasayfa l notalar l sözler l bağlama l hikayeler l gönül verenler
halk müziği l ozanlar l yazılar l kitaplık l konser-tv l linklerimiz l görüşleriniz

Herhangi bir konuda yazışmak için: turkuler@turkuler.com