Varoluştan başlayarak insanoğlunun en
değerli saydığı şey hayatıdır; sağlığıdır. Halkın sağlık ve
sağlamlığı konusunda Cumhuriyeti bize emanet eden büyük önder
Atatürk şöyle diyor:
“Cumhuriyet; bedensel, düşünsel ve zihinsel yönden güçlü
koruyucular ister."
"Devlet olma savındaki siyasal kuruluşların en birinci ödevi,
halkın sağlığı ve sağlamlığıdır.“
Ben bir Türkiye Cumhuriyeti devleti kurumu (görevlisi) olarak
çocuklarımıza – Baban “Türkü”den öldü çocuğum! – demek
istemiyorum.
Sigara ulusal bir felaket halini almıştır. Gölcük Depremi’nde
yaklaşık 35,000 kişi, 20 yıllık PKK/Kongragel teröründen 30,000
kişi ölmüştür. Oysa sigara, ülkemizde, tek başına, her yıl,
70,000-100,000 kişiyi öldürmektedir. Bu doğal olmayan bir
felakettir. Bu ölümlerin yaklaşık yarısı prematüre ölüm, yani genç
yaş ölümüdür. Bu sayıdan kat kat fazla insan da her yıl sigaraya
bağlı hastalıklara yakalanmaktadır.
Bizler, doktorlar olarak sigara yüzünden hastalanan insanların
tanı ve tedavisi için çalışıyoruz; daha üzücü bir şekilde bu
hastaların çoğunda elimizden maalesef pek de bir şey gelmiyor.
Sigara 50’den fazla hastalığa yol açar. Bu hastalıklardan yaklaşık
20 tanesi ise öldürücüdür. İçenlerin yarısının ölümüne neden olan
sigara, vücutta başta akciğerler, kalp ve dolaşım sistemi olmak
üzere hemen her sistem ve organı etkilemektedir. Amfizem, kronik
bronşit, akciğer kanseri, damar sertliği, kalp krizi, gırtlak,
yemek borusu, pankreas, mesane, rahim kanserleri bunlardan sadece
bir kaçıdır. Akciğer kanseri biz göğüs hastalıkları ile uğraşan
hekimlerin neredeyse gündelik hayatıdır. Her bir akciğer kanseri
hastasının yaşamı ortalama 1 yıl uzatılabilmektedir ve bunun için
ülkemiz hasta başına ortalama 18,000 ABD doları bedel olarak
ödemektedir.1 Ülkemizde her yıl
yaklaşık 25,000 akciğer kanseri hastası ortaya çıkmaktadır.
Sigara ülkemiz için başta bir numaralı insan katili; bir numaralı
sağlık düşmanı ve başlıca ekonomi zararlısıdır. ABD’de tütünün
yaptığı hastalıklara ödenen bedelin yıllık 150 Milyar Doları
aştığı bildirilmektedir.2 Bu yüzden
gelişmiş ülkeler yoğun bir şekilde sigara ile mücadele etmektedir.
Sigaranın ülkemize ekonomik zararını bilim adamları yılda 15
Milyar Dolar olarak hesaplıyor. Oysa bizim henüz ulusal bir
kontrol programımız yoktur.
Sigaranın zararları ve ödenen bedeller uzayıp gitmektedir. Peki
hiç mi bir şeyler yapan yok. Tabii ki var. Bu ülke halkının
sağlığı ve refahı için çalışan hükümetimiz, bankalıklarımız, tabip
odalarımız, üniversitelerimiz, eğitim hastanelerimiz, bilim
adamlarımız, uzman doktorlarımız var. Bu kişilerin kurdukları
sivil toplum örgütleri var. Bunlardan birisi de Toraks Derneği. Bu
yıl derneğimiz önderliğinde 31 Mayıs 2004 “Sigarasız bir dünya”
etkinlikleri yaptık. Bu günden amaç öncelikle “Sigara ve
Yoksulluk” temasını vurgulamaktı. Ayrıca ülkemizde sigara
tüketimini azaltmak ve sigaranın zararlarını anlatabilmekti. 31
Mayıs günü ve haftasında, tüm ülkede Toraks Derneği öncülüğünde
(Dünya Sağlığı Örgütü ile eş güdümlü olarak, Sağlık Bakanlığı,
Milli Eğitim Bakanlığı, Türk Tabipleri Birliği, Türkiye Aile
Hekimleri Uzmanlık Derneği, Pratisyen Hekimlik Derneği, Türk-İş ve
Diyanet İşleri Başkanlığı gibi kurumların da katılımı ile)
“Sigarasız bir dünya günü” etkinlikleri yaptık.
Bu karşılıksız çaba ve çalışmaların içsel huzurunu yaşarken hemen
ertesi gün medyada bir habere rastladım: “Philsa, Türkü ile rakip
olacak”
Evet anlaşılıyor ki bu sigaranın 3 çeşidi ve bütün alt yapısıyla
birlikte hazırlanması epeyce uzun sürmüş de neden bizden hemen
sonraki gün, bu haber ortaya çıkmıştı. Anlaşılıyor ki çok uluslu
şirketler bir taşla çok kuş vurmasını çok iyi biliyorlar: Benim
saptadığım vurulan kuşlar şunlardır:
1. Bizler ve medya halk sağlığı eğitimi ile meşgulken onlar da
kendi işlerine bakabilirlerdi.
2. Böylece bizim halka verdiğimiz mesajı zayıflatmak mümkündür:
Zira birçok devlet görevlisi halka sigaranın zararlarını
anlatırken diğer yandan yine Devlet yeni sigara markalarının
piyasaya verilmesine onay veriyordu: Piyasaya verilen sigara bizim
hedef grubumuz olan daha ekonomik durumu zayıf olanlardı. Halk
sigarası çıkarıyorlardı, adı da “Türkü”.
Bu yıl ki 31 Mayıs etkinliklerinde DSÖ’nün belirlediği ana tema
“Sigara ve Yoksulluk”tu. Evet ekonomik krizler ülkemizi, halkımızı
epeyce yoksullaştırmıştı. İnsanlar artık pahalı marka sigaraları
kolayca alamıyorlardı. Onları kaybetmemek, bir şekilde sigara
almalarının devamını sağlamak gerekiyordu. Tütün ve yoksullukla
ilgili bilgilerimize baktığımızda şunlar dikkatimizi çekiyor :3
Tütün endüstrisi her ne kadar tütün ürünlerini lüks yaşamın bir
sembolü olarak gösterse de, bu ürünlerin kullanımı daha çok
yoksullukla ilişkilidir. Bireyler, aileler ve uluslar tütünle
ilişkili bir çok nedenden dolayı para kaybetmektedirler, zengin
olanlar sadece azınlıklardır.
Sigara satışlarından elde edilen karın büyük bölümü çok küçük bir
kesimin elinde birikirken, tütün üretiminde çalışanların çoğunluğu
aşırı yoksuldur.
Sigara üretimi yüksek oranda makinalaşmış olduğundan çok fazla iş
imkanı sağlamamaktadır. Tütün işçileri çoğunlukla düşük ücretle
çalışan kadın ve çocuklar ile aşiret kökenli kişilerden
oluşmaktadır. Bir çok tütün üreticisi çok az para kazanmaktadır.
Tütün aynı zamanda çevreye zarar vererek de yoksulluğa neden
olmaktadır. Tütün üretiminde kullanılan kimyasallar, suyu ve
havayı kirletmektedir. Tütün yetiştirmek için ağaçların kesilerek
arazilerin açılması, ormanların kaybına neden olmaktadır. Tütün
üreten ülkelerde tütünün kurutulması için her yıl orman
alanlarının %5’inin tahrip edildiği ortaya konmuştur.
Bir çok ülkede tüm gelir grupları arasında en fazla, en fakir
olanlar sigara içmektedir. Sigara bağımlılık yapıcı olduğundan bir
seçim olarak başlar ve zamanla pahalı bir ihtiyaç haline gelir.
Evet gerçek budur: Sigara şirketleri Türk Halkını hedef
almaktadır. Sigaranın adı “Türkü”. Halk sigarası olacak. “Türkü”
demek halk demektir.
Sigara şirketleri düşük gelirli Türk Halkını hedef almaktadır. Bu
saptama aynı zamanda DSÖ’ne bir suç duyurusudur. DSÖ çok uluslu
sigara şirketlerinin, DSÖ’nün yıllardır sigaraya karşı yaptığı
aktivitelerin altını oyduğunu saptamıştır.4
Bu da ülkemizde sıcağı sıcağına bu tür aktiviteleri
yürüttüklerinin bir kanıtıdır. Zira çok uluslu şirketler DSÖ’ye
altını oyma değil, iş birliği yapacakları sözünü vermişlerdir.
3. Sigara şirketleri sanat, moda, film ve sporu kendi reklamları
için kullanmaktadır:
2003 Dünya Sigarasız Günü sanat, moda, film üzerine idi. “Türkü”
sanatsal, kültürel yönüyle bunun yeni bir versiyonudur.
4. Kültürel Soykırım: Neden “Türkü”?. “Türkler Türkü dinler” Türkü
halk demektir. “Türkü” kelimesini duyup da hoş duygular
hissetmeyen insanımız yoktur herhalde.
http://www.habersaglik.com/’dan, 25.6.2004 tarihli bir haber (asıl
haber Zaman Gazetesinde) :
“Sanatçılar sigaraya ‘Türkü’ adı verilmesine tepkili”
Bir grup Türk halk müziği (THM) sanatçısı, ‘Türkü’ adıyla piyasaya
sunulan sigaranın toplatılmasını istedi.
THM sanatçıları, yeni üretilen bir tütün mamulünün Türkü adıyla
piyasaya sunulmasını Anadolu halkına saygısızlık olarak
nitelerken, bir toplumun kültürel mirasını sigara markası yapmanın
o toplumla alay etmek olduğunu öne sürdüler.”
Sümer Ezgü yazısında “Bütün sigaraların üzerinde «Sigara sağlığa
zararlıdır» yazar. Sigaradan zarar görene çok rastladım ama,
türküden zarar görene bugüne dek hiç rastlamadım! Sağlığa zararlı
bir ürünün adının «Türkü» konması bu toprakların folklor müziğine
hakarettir, aşağılayıcıdır. Sanki kasıtlı yapılmış gibi! Yani
içilen sigaranın dumanlarında Aşık Veysel, Pir Sultan Abdal,
Köroğlu, Dadaloğlu, Mahzuni Şerif, Yunus Emre, Mevlana, Özay
Gönlüm, Neşet Ertaş, Muharrem Ertaş tüketiliyor gibi. Ne hazin.”
Diyor ve “Düşünün ki okullarda edebiyat ve müzik derslerinde
öğrencilere türkü anlatılırken, çocuklar «Aa öğretmenim «Türkü»
sigara değil mi?» diyecekler!” diye uyarıyor. “Bir sigaranın adı
Opera, Türk Sanat Müziği, Pop müziği, ya da Amerikan Country
Müziği olsa saçma olmaz mı? Kültürel isimler rakı, viski, şarap,
sigara gibi ürünlere verilir mi hiç? Doğrusu bu ismin «Türküleri
Araştırma ve Geliştirme Merkezi» gibi bir yere verilmesini
beklerdik.” Ben, yüzyıllar öncesinden günümüze gelen ve yaşanmış
olaylar sonunda yakılmış kültür değerimiz «Türkü» isminin zararlı
bir madde olan sigaraya isimlendirilmesini protesto ediyorum ve
türküleri seven ve değer veren herkesi bu hatanın düzeltilmesi
için duyarlı olmaya ve tepki göstermeye, Kültür Bakanlığı, Sağlık
Bakanlığı ve Türk Patent Enstitüsünü de göreve çağırıyorum!” diyor
haklı olarak sayın Ezgü.
Evet sanatçılarımız haklı, bu bir toplumla alay etmektir. Bu
ülkenin bilim adamları, hekimleri, işçileri, aydınları vs. ile
alay ediliyor. Bizler bu ülkenin bakanlıkları, kurum ve
kuruluşları, hekimleri, sağlıkçıları, işçileri, din adamları,
aydınları vs. olarak bir yandan sigara ile mücadele ediyoruz; bir
yandan da yeni sigara markaları çoğalıyor. Hem de 31 Mayıs’ın
ertesinde. Hem de “Türkü”.
Neden “Türkü”?. Haber sağlık sitesinde başka bir haber: Bu
türküler 'damar açar'. Biz 31 Mayıs’ta her yerde diğer sağlık
zararları içinde haykırıyoruz: “Sigara damarları tıkar, kalp damar
hastalığı, kalp krizi, beyin damar vs. hastalığı yapar dedik ya”
Gerçekten “Türkü”lerimiz insanımızı tedavi eder ya; insanımızın
acısını dindirir ya; alsana bizim dediğimizin tam tersi, “Türkü”
sigarası. Sigara her yıl 70-100 bin Türkü öldürüyorken şimdi de
“Türkler Türküden ölüyor” veya “Türküden Öldü” mü diyeceğiz. Evet
bu kadar alay etmek gerçekten başımıza bir çuval daha geçirmek
gibi. Sigarayı bırakma gününün ertesine bari bu izin
verilmeyebilir.
Biz hekimler şimdi hangi çocuğumuza baban “Türkü”den öldü çocuğum
diyeceğim. Sırada kimin annesi, babası, oğlu, eşi-dostu var!
Bize – çocuklarımıza öz değerlerimize de nefret ettirilmeye
çalışılıyor? Müziği zehirle, kanla, para hırsı ile kimsenin
kirletmeye hakkı yok. Bu bir kültür soykırımı değil midir?
Türkü’ler de bizim stratejik ürünlerimiz.5
Artık gerisini müzikle uğraşan bilim adamlarına sormalı:
Toroslar'dan Balkanlar'a, yukarı illerden Cezayir'e. Topyekûn
macerasıdır bir milletin tarihe akan yüzünde Türküler. Türkü dolar
dudaklara saf ve berrak...” O dudaklara şimdi zehiri mi koyacaksın
ey “Türk” evladı, Türkü adlı zehiri.
Sevdiğini canından aziz bilenler “öldürücü Türkü” olduğuna
inanabilirler artık. Kendini “Türkü” diye pazarlayan bir zehir
olduğuna. Efe, zeybek, Karadeniz, Rumeli, Yemen, Anadolu …
Türküleri yanında bir zehir “Türkü” de var, artık. Şimdi
soruyorum: İçinde nikotin, karbon monoksit, siyanür, böcek ilacı,
roket yakıtı, oje sökücü, tüp gaz, insanda kanser yaptığı
kanıtlanmış onlarca kimyasal madde olan bir zehire “Türkü” isimi
yakışır mı? Türkü sigarasını yapanlar “Türkü”nün içindeki
zehirleri paketinin üzerine yazabilirler mi tek tek.
Türk halkı “Türkü”ye kanacak kadar saf mı?
Başka vurulan kuşları bilemiyorum; ama bir vuruşta çok kuş
vuruyorlar. Bu ülkenin canlarını.
Bir yerde yanlışlık var. Ya bizim çabalarımızın hiçbir etkisi
olmuyor; üstelik de buna inat sigara şirketleri alay edercesine
yeni marka çıkarıyorlar; yada bizler bir etki yapıyoruz da o
yüzden yeni bir marka. Burada elbette büyük, çok uluslu
şirketlerin sırf alay etmek amacıyla bir iş yapacakları olasılığı
fazla değil. Çünkü bir markanın ortaya çıkarılması, fabrikasyonu,
pazarlaması vs. gerçekten büyük bir yatırım olsa gerek. Biz bir
şeyler yaptık, yapıyoruz: İnsanlarımız artık daha çok uyanıyor,
fark ediyor; sigaranın gerçek yüzünü tanıyor. DSÖ, Toraks Derneği,
Tabipler Birliği, Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, kamu
ve sivil kurum ve kuruluşları, bu işe karşılıksız emeğini katan
herkes kendisi ile gurur duyabilir; sigara ve yoksulluk ana tema
olarak işlediğimiz “Dünya Sigarasız Günü” işe yarıyor.
SONUÇ
Sağlıklı bir topluma ulaşmak için sigara ile mücadele etmek
gereklidir. Bu mücadelede en önemli aşamalardan birisi sigaraya
başlamanın önlenmesidir. Sigaraya başlamanın önlenmesi başlıca
sigara vergilerinin arttırılması, sigara reklam ve
promosyonlarının yasaklanması ve ciddi halk eğitim uygulamaları
ile başarılabilir. Hükümetler vergileri düzenli olarak artırarak
ve kaçakçılığı kontrol ederek, tütünden elde ettikleri yıllık
vergi gelirini artırmaya devam edebilirler. Sigara ile mücadelenin
diğer yolu, bırakılmasına yardımcı olmaktır. Günümüz tıbbı, tütün
bağımlılığını tedavi edebilmektedir. Sigaranın bırakılmasında da
sigara fiyatları özellikle yoksul kesimler için önemlidir. Sigara
ile mücadelede diğer yöntem etraftaki sigara dumanına maruziyetin
önlenmesidir. Yani içmeyenler de hastalık ve ölüm tehdidi
altındadır. İçmeyenler içenlerin hastalıkları tedavisi için vergi
ödemektedir. Ülke sanayisi, iş yerleri sigara yüzünden büyük
oranda iş gücü ve para kaybetmektedir.
Türkü ismi sigaradan yasaklanmalıdır; Kültür bakanlığımız böyle
kendi öz markalarımızı tescil ettirmelidir. Amacına uymayan
metalara bu kutsal isimler verilmemelidir.
Türküleri baş tacımız yapmaya devam edelim; onlar bizi
iyileştirici, genlerimize yazılmış özlerdir; Türkü, türkün
sırrıdır...
Halkımıza “Türkü” sigarasını boykota çağıralım. Damarlarımız
tıkanmasın, kanserler, nefes darlıkları olmasın, insanlarımız
ölmesin.
Gelin yoksulumuz da ölmesin, zenginimiz de ölmesin sigaradan,
tütün mamullerinden…
Gelin sigarasız bir Türkiye’yi birlikte kuralım.

'Türkü', 1 milyon 250 bin liradan satışa sunuluyor. |
Tütüne karşı dünya çapında artan savaşa destek olalım.
Uluslararası tütün anlaşmasının biran önce ülkemizde de devreye
girmesi için destek olalım.
Gelin çocukların babaları “Türkü”den ölmesin!
Türkümüzün saflığını, temiz adını kirletmeyelim. Gelin
çocuklarımız Türkü’leri sevmeye, Türkülerle büyümeye devam etsin,
efendiler!
Türkülerimize hep beraber sahip çıkalım!
*Doç.Dr. Celal KARLIKAYA
TRAKYA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
GÖĞÜS HASTALIKLARI ANABİLİM DALI ÖĞRETİM ÜYESİ
e-posta: celalkrk@ttnet.net.tr
1-E Çakır, C Karlıkaya. Akciğer
Kanserinin Maliyeti. Tıpta Uzman Tezi, Edirne, 2004.
2-Anonymous. Annual smoking-attributable
mortality, years of potential life lost, and economic costs—United
States, 1995-1999. MMWR Morb Mortal Wkly Rep 2002;51:300-3.
3-Tütün ve yoksulluk Uluslararası
Sorun. PATH Kanada tarafından yapılan bir sunum ve daha iyi bir
Bangladeş için çalışmak. Çeviri: Dr. Gökhan Telatar, Dr. Nazmi
Bilir.
4-Y Saloojee, E Dagli. Tobacco industry
tactics for resisting public policy on health. Bulletin of the
World Health Organization, 2000, 78 (7): 902-910.
5-Ahmet Turan Aklan. Aksiyon Dergisi,
Sayı:449.
|