| 
            
 Türk halk hikâyelerinin doğuşu ve gelişmesi, pek çok 
            araştırıcıyı meşgul etmiş bir konudur. M. Fuad Köprülü, Pertev N. 
            Boratav, N. Sami Banarlı, İlhan Başgöz, Fikret Türkmen gibi 
            araştırmacıların bu konuda çeşitli çalışmaları vardır. Ancak halk 
            hikâyelerinin teşekkülü meselesinde kesin bir sonuca ulaşmak -bazı 
            ferdî mütalâalar dışında- mümkün olmamıştır. Bunun sebebi, halk 
            hikâyesi türünün çeşitli ferdî ve anonim mahsullerin bir türde 
            birleşmesi ile tarihî ve içtimaî hadiselerin bu türdeki eserlere 
            kaynaklı edebilmesi gibi çeşitli etkilerle açıklanmaktadır. Ayrıca 
            her hikâye veya hikâye grubu için de değişik teşekkül şekilleri söz 
            konusu olabilmektedir.
 
 Burada halk hikâyelerinin teşekkül şekli konusunda fikir ileri süren 
            birkaç araştırıcının görüşlerini özetleyip asıl konumuza geçmek 
            istiyoruz. Pertev Naili Boratav, halk hikâyelerinin teşekkül 
            safhalarını şu şekilde sıralamaktadır:
 
 1. Küçük türkülü hikâyelerin meydana gelişi,
 2. Büyük hikâyelerin meydana gelmesinde türkülerin rolü,
 3. Büyük hikâyelerin meydana gelişi1.
 
 Nihat Sami Somyarkın (Banarlı) da "aşk hikâyeleri"nin doğuşunu 
            açıklarken "Âşık-şair dolaşırken maceralar geçirir, bunlara dair 
            şiirler söyler, bu şiirler halk arasında yayılır, bilinmez kimseler 
            tarafından yeni parçalarla zenginleştirilir" demektedir2 .
 
 Türk halk hikâyelerinin doğuşunda o devrin sözlü geleneğindeki 
            mevcut malzemeden de faydalanıldığı veya hikâyeyi daha sonra 
            nakledenlerin bazı ferdî veya anonim mahsulleri hikâyeye 
            ekleyebildikleri bir gerçektir. Hatta bazı hikâyeler, aslen hikâyeli 
            bir türkünün genişletilip geliştirilmesinden meydana gelmiştir. 
            Mesela Genç Osman hikâyesinin Kayıkçı Kul Mustafa adlı bir yeniçeri 
            şairin Bağdat Seferi'ni anlatan bir türküsünden doğduğu 
            bilinmektedir3. Ancak bizim 
            üzerinde duracağımız Kerem ile Aslı gibi büyük hikâyeler için aynı 
            düşüncede olmak mümkün değildir. Bu tip büyük aşk hikâyeleri için Banarlı'nın yukarıda özetlediğimiz fikirleri daha uygun 
            görülmektedir. Yani asıl hikâyeye "bilinmez kimseler tarafından 
            katılan" türküler, ancak o hikâyenin biraz daha büyümesine ve daha 
            anonim bir mahiyet almasına yaramaktadır. Bu yazımızda konu 
            alacağımız "Kervankıran / Yıldız" türküsünün de böyle türkülerden 
            biri olduğunu ve hikâyeye teşekkül safhasında ya da daha sonraki 
            nakiller sırasında girdiğini sanmaktayız.
 
 Genellikle "Yıldız" veya "Kervankıran" adıyla bilinen türkü, aslında 
            bir efsaneye dayalı olarak Anadolu'nun pek çok yerinde söylenmektedir. 
            Türkünün varyantlarını değerlendirmeden önce kısaca efsaneyi 
            özetlemek istiyoruz: Bir kervan, ertesi gün sabah erkenden yola 
            çıkmak üzere konaklamış. Kervancıbaşı, sabah yıldızının doğmasını 
            beklemekteymiş. O sırada doğan kervankıran yıldızını sabah yıldızı 
            sanan kervancıbaşı, kervanın yola çıkması için emir vermiş. Ancak 
            kervan gece erkenden doğan bu yıldıza aldanıp yolunu şaşırmış ve 
            tipiye fırtınaya yakalanıp kırılmış. O günden sonra bu yıldıza "kervankıran" 
            adı verilmiş4.
 
 Bu efsanenin belirli yerlere bağlı olarak anlatılan şekilleri de 
            var-dır. Efsanenin Konya'da anlatılan varyantına göre olay 
            Selçuklular zamanında geçmektedir. Kervanın konakladığı yer de 
            Zazadın Hanı denilen yerdir5. Aynı 
            efsaneyi Veysel adlı bir kişinin sevgilisine kavuşmak için 
            heyecanlanıp acele ederek kervana öncülük edişine bağlayan bir 
            varyantını da Yaşar Kemal yayımlamıştır. Sivas'ta anlatılan bu 
            varyanta göre, kervanın kırıldığı yere de "Kervankıran" denmiştir6. 
            Efsanenin benzer bir şeklinin de Azerbaycan'da anlatıldığını 
            öğrenmekteyiz7.
 
 Bir kısmı bu efsanelere dayalı olarak anlatılan türkünün, anonim 
            hâlde derlenmiş ve notaya alınmış pek çok varyantı vardır. Ancak 
            bunların bir kısmının bir varyant olmaktan ziyade "yanlış kalıntı" 
            olduğu dikkati çekmektedir8. Biz bu varyantları kısaca tanıtmak 
            istiyoruz:
 
 I. Erzurum Varyantları:
 1. Erzurum'da Mehmet oğlu Esat'tan "Eski Yıldız" adıyla 
            derlenmiştir. Nakarat olarak söylenen dörtlüğün dışında dört haneden 
            meydana gelen bu türkü, son hanesindeki "Bana dertli Kerem derler" 
            mısraı dolayısıyla Âşık Kerem'e ait olarak görülmektedir9.
 2. Erzurum'da Saadettin Akatay ile Faruk Kaleli'den derlenen türkü, 
            üç haneden oluşmaktadır. Muzaffer Sarısözen'in derlediği ve notaya 
            aldığı bu türkü, TRT THM Repertuarında 1076 numarada yer almakta ve 
            anonim bir özellik taşımaktadır10.
 
 II. Konya Varyantları:
 1. "Mavi yıldız sarı yıldız / Kervankıran kanlım yıldız" 
            kavuştaklı olan bu türkü, son hanesinde yer alan mahlâsa göre Âşık 
            Kerem'indir. Toplam beş hane olan türkü, uşşâk makamındadır ve ilk 
            olarak Sadettin Nüzhet ile Mehmet Ferid tarafından derlenmiştir11. 
            Daha sonra Mehdi Halıcı bu türküyü eserine almıştır12.
 2. Konya'nın Medrese mahallesinde Kezban Özyılmaz'ın derleyip Selçuk 
            Üniversitesi Türk Halk Kültürü Uygulama ve Araştırma Merkezi 
            Arşivi'ne hediye ettiği kasette yer alan bu türkü, Ahmet 
            Özyılmaz'dan (Sille 1319 / 1903 doğumlu, okur-yazar) tespit 
            edilmiştir. İki haneden oluşan türküde mahlâs yoktur.
 
 III. Sivas Varyantları:
 1. Ahmet Caferoğlu'nun Sivas'ın Divriği ilçesinde Nuri 
            Üstünses'ten "Yıldız Türküsü" adıyla derlediği varyanttır. Üç 
            hane-den oluşan bu türkünün son hanesinde de Kerem mahlâsı geçmektedir13.
 2. Dertli'ye atfedilen dörtlüklerle ve Âşık Veysel'in eklediği 
            kavuştak mısralarıyla söylenen bu türkü, Muzaffer Sarısözen 
            tarafından Şarkışla ilçesinde Âşık Veysel'den derlenmiş ve notaya 
            alınmıştır. 
            TRT THM repertuarında 450 numarada yer alan14 
            bu türküyü Yaşar Kemal 
            de bir efsaneye bağlı olarak yayımlamıştır15 .
 
 IV. Bayburt Varyantı:
 "Yıldız Çeşitlemesi" adıyla Bayburt'ta derlenen ve Ferruh Arsunar 
            tarafından notaya alınan bu varyantta da mahlâs bulunmamaktadır16.
 
 V. Tokat Varyantı:
 Tokat'ta Âşık Veli Aydın'dan Muzaffer Sarısözen tarafından derle-nen 
            ve notaya alınan bu türkü de TRT THM repertuarında 221 numarada yer 
            almaktadır. Türküde mahlâs yoktur17.
 
 VI. Yozgat Varyantı:
 "Yıldız akşamdan doğarsın" adıyla Yozgat'ın Akdağmadeni ilçesinden 
            Nida Tüfekçi tarafından derlenip notaya alınmıştır. TRT THM 
            repertuarında bu varyant da yer almaktadır18.
 
 VII. Niğde Varyantı:
 "Bir yıldız doğdu yüceden" adıyla TRT THM repertuarında 
            yer alan bu 
            türkü de Niğde'den derlenmiştir19.
 
 Bunların dışında sözleri Âşık Kerem'e atfedilen ve Kastamonu yöresinde 
            söylenen bir varyant daha vardır.
 
 Bu türkülerin bir kısmının Kerem'e ait olduğu mahlâslardan da belli 
            olmaktadır. Buradan hareketle, bu türkünün Kerem ile Aslı hikâyesi 
            içindeki yerini de tespit etmeye çalışacağız. Hikâyenin yazma, taş 
            baskısı ve sözlü Anadolu varyantlarıyla Kuzey Azerbaycan ve 
            Bulgaristan varyantlarında da yer alan bu türkünün epizot içindeki 
            şekli şöyledir: Kerem ile Aslı, Kayseri'de buluşurlar ve gece olunca 
            kaçmak üzere anlaşırlar. Gece olunca Aslı'yı kaçırmak üzere eve 
            gelen Kerem, kervankıran yıldızının doğduğunu görüp ona bu türküyle 
            "Döne kervankıran döne" diye seslenir. Korkusu, yıldızın doğup 
            ortalığı aydınlatması sebebiyle Kayseri beyinin adamlarına yakalanmaktadır. 
            Kerem'in türküsü üzerine bir bulut gelip yıldızı örter, ancak bu 
            sırada gelen beyin adamları Kerem ile arkadaşı Sofu'yu yakalarlar. 
            Bu şiirde Kerem, kervankıran yıldızına seslenerek onun özelliklerini 
            anlatır ve sevgilisine olan vaadini hatırlatıp "dön"mesini ister. 
            Şiirin en yaygın ve tam olan metnini de buraya almak istiyoruz. 
            Çünkü gerek anonim, gerekse Kerem'e atfen söylenen türkülerde de 
            benzer sözler yer almaktadır.
 
 Sabah oldu şavkın batmaz,
 Döne kervankıran döne.
 Aşk sevdası serden gitmez,
 Döne kervankıran döne.
 
 Yıldızların şahı sensin,
 Ağlamaktan didem kansın,
 Sevdiğim ya nice etsin,
 Döne kervankıran döne.
 
 Parmağında hatem yüzük,
 Kolunda altın bilezik,
 Boynun eğmiş kıza yazık,
 Döne kervankıran döne.
 
 Yıldızlardan ürüşansın,
 Âlem içinde perişansın,
 Garip yurduna düşmansın,
 Döne kervankıran döne.
 
 Sana kervankıran derler,
 Yâre ikrar veren derler,
 Bana dertli Kerem derler,
 Döne kervankıran döne.20
 
 Hikâyedeki bu şiirle derleme türkü varyantları arasındaki benzerlik 
            dikkat çekicidir. Genellikle değişen nakarat mısraları ve ünlemlerdir 
            ki bu da müziğin etkisinden kaynaklanmaktadır. Ayrıca hane sayısı da 
            değişebilmektedir. Bu durumda hikâyedeki şiir ile türkü 
            varyantlarının aynı kaynaklı olduğunu söylemek mümkündür. O hâlde 
            hikâyedeki bir şiir mi türküleşmiştir, türkü mü hikâyeye dahil 
            edilmiştir, sorusu ortaya çıkacaktır.
 
 Bizce bu türkü, daha önce özetlediğimiz efsaneye bağlı olarak sözlü 
            gelenekte yaşamaktaydı. Daha sonra Kerem ile Aslı hikâyesinin 
            teşekkül safhasında hikâye musannifi âşık (Âşık Kerem olması kuvvetle 
            muhtemel) bu türküyü alıp yeni bir şekil ve düzenleme ile hikâyenin 
            uygun bir epizoduna dahil etmiştir. Zaman içinde bu epizoda ayrılmaz 
            bir şekilde yerleşen türkü, bazı yörelerde anonim mahiyetiyle, bazı 
            yörelerde ise Kerem'e atfedilen şekliyle söylenmeye devam etmiştir. 
            Aynı türkünün bir varyantının, Dertli'nin sözlerine Âşık Veysel'in 
            eklediği nakaratlarla söylenmesi de halk şairlerinin anonim 
            türkülerden nasıl faydalandıklarına başka bir örnektir21. Bu 
            türküdeki "yıldız" kelimesini "sevgiliye teşbih" anlamında 
            yorumlayan araştırıcılar da vardır22. Ancak gerek efsaneler, gerekse 
            türkünün çeşitli varyantlarının sözlerini değerlendirdiğimizde bunun 
            biraz zorlama yorum olduğu görülmektedir.
 
 Sonuç olarak; "Kervankıran / Yıldız" türküsünün, anonim mahiyet 
            taşıyan bir hikâyeli türkü iken, konu ve olay uygunluğu sebebiyle 
            Kerem ile Aslı hikâyesine monte edildiğini söyleyebiliriz. Nitekim böyle örnekleri çoğaltmak da mümkündür. Bir başka şairin şiiri, bir 
            anonim türkü, bir efsane veya masal motifi, çeşitli şekillerde bir 
            halk hikâyesi içinde yer alabilmektedir. Ele aldığımız örnek de halk hikâyelerinin doğuş ve gelişme safhasında, gelenekteki malzemeden 
            nasıl faydalandığını ortaya koymaktadır.
 
            [Erciyes, 15(176), Ağustos 1992, 9-12]
 
            
 
 • Balıkesir 
            Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü 
            Bölüm Başkanı ve Türk Halk Edebiyatı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi.
 1
            
            
            
            Pertev Naili Boratav; Halk Hikâyeleri ve Halk Hikâyeciliği, Ankara 
            1946, 132.
 2
            
            
            
            
            
            Nihat Sami Somyarkın (Banarlı); Türk Halk Hikâyelerinin 
            Doğuşu ve Ferhad ile Şerife Hanım Hikâyesi, Altıok, 22, Nisan 1935, 
            18-22.
 3
            
            
            
            
            
            Bkz. M. Fuad Köprülü; Kayıkçı Kul Mustafa ve Genç Osman 
            Hikâyesi, İstanbul 1930.
 4
            
            
            Bu efsane için bkz. Saim Sakaoğlu; 101 Anadolu Efsanesi, 
            İstanbul 1976, 148-150; Halil Vedat Fıratlı; İzahlı Saz Şiiri 
            Antolojisi, Ankara 1943, 259-260.
 5
            
            
            
            
            
            Selçuk Üniversitesi Türk Halk Kültürü Uygulama ve Araştırma 
            Merkezi Arşivi, No: 330 (Kezban Özyılmaz'In Konya'da 17 Şubat 
            1989'da Ahmet Özyılmaz'dan derlediği metin).
 6
            
            
            
            
            
            Yaşar Kemal Göğceli; Sarı Yıldız Mavi Yıldız, TFA, 51, Ekim 
            1953, 801-803.
 7
            
            
            Ehliman Ahundov-M. H. Tehmasib; Azerbaycan Dastanları 2, Bakü 
            1966, 439.
 8
            
            
            Hasan Toraganlı; Türkü Varyantı mı, Yanlış Kalıntı mı?, 
            Folklor, 38, Ekim 1989, 10-16.
 9
            
            
            
            
            
            Rıza Yetişen; Anadolu Folklor Gezileri "Erzurum", Folklor 
            Postası, 19, Ekim-Kasım-Aralık 1946, 14-15.
 10
            
            
            
            
            
            Cahit Öztelli; Halk Türküleri / Evlerinin Önü, İstanbul 1983, 
            284; TRT THM Repertuar Kitabı, Ankara 1987, 96.
 11
            
            
            
            
            
            S. Nüzhet (Ergun)-Mehmet Ferid; Konya Halkıyyatı ve 
            Harsiyyatı, Konya 1926, 200.
 12
            
            
            
            
            
            Mehdi Halıcı; Konya Sazı ve Türküleri, İstanbul 1985, ss.y.
 13
            
            
            
            
            
            Ahmet Caferoğlu; Sivas ve Tokat İlleri Ağızlarından 
            Toplamalar, İstanbul 1944, 98.
 14
            
            
            
            
            
            TRT THM Repertuarı Kitabı, 107.
 15
            
            
            
            
            
            Yaşar Kemal Göğceli, agm.
 16
            
            
            
            
            
            Nejat Birdoğan; Notalarıyla Türkülerimiz, İstanbul 1988, 167.
 17 
            Birdoğan, age, 136; TRT THM Repertuar Kitabı, 5.
 18 TRT THM 
            Repertuar Kitabı, 196.
 19 TRT THM 
            Repertuar Kitabı, 208.
 20 Ali Duymaz; 
            Kerem ile Aslı Hikâyesi Üzerinde Mukayeseli Bir Araştırma, Elazığ 
            1992 (Yayımlanmamış doktora tezi), 222, 516-517.
 21 TRT THM Repertuar 
            Kitabı, 107.
 22 Seyfi Karabaş; Bir 
            Yıldız Dığdu Yüceden, TFA, 242, Eylül 1969, 5394-5396; aynı yazı 
            için bkz. Bütüncül Türk Budunbilimine Doğru, Ankara 1981, 141-146.
 
 
 |